4 Eylül 2009

şakirin camii

bu camiinin ismini duymamak, duyunca da gidip görmemek olmazdı. deniz'le uzun süre bilgisayarda ilk önce nerede olduğunu ardından da nasıl gidebileceğini bulmaya çalıştık. açıkçası çok da zorlanmadık bulurken. karacaahmet mezarlığının zeynep kamil girişinden girince orada...



cami çok değişik. dilek'in deyişiyle çok orijinal. caminin üzerine birçok hikaye var. mesela bu cami ankara eski valilerinden mimar vedat dalokay'ın kocatepe camii için sunduğu proje ile çok benziyor. fazla modern bulunduğu için reddedilmiş. bu caminin mimarı hüsrev tayla, iç mimarı zeynep fadıllıoğlu. medyada 'bir kadının tasarladığı ilk camii' olarak tanıtıldığı için herkes mimarını fadıllıoğlu diyor, hatta camii 'zeynebin camii' olarak bile anılıyor.

camii çok ışık alıyor ve ibadethaneler genel kasvetli ve insanı ezen/yok sayan havası yok. biraz da transparan tabi. kullanılan materyaller ve renkler camiyi ilginç bir hale çevirmiş. modernizm-postmodernizm arası gidip geliyor. ama insana da oturup iki rekat kılma hissiyatı da vermiyor değil :) bizim muhafazakarlardan bazısı ibadet sırasında dış dünya ile ilişkinin kesilmesi gerektiğini söyleyerek bu camiinin transparanlığına muhalefet ediyorlarmış. harbiden de ibadet ederken dışarıdan görünüyorsunuz ve de içeriden de dışarısı görünüyor. ama burası manidar. dışarıda görünen manzara karacaahmet mezarlığı.. (spot: her canlı ölümü tadacaktır).

biz çok sevdik camiiyi...

(devamını görmek için aşağıdaki diğer fotoğraflar!!! linkine tıklayın bi zahmet)





deniz bile huzura erip tesbih çekti. her ne kadar ne söyleyeceğini bilmese de. valla ben anlattım, mırıldanıyordu ama ne dedi ne yaptı allah bilir...
duvar yerine cam... dolayısıyla klasik camilerdeki akustik burada yokmuş. hatta namaz sırasında imamın salavatını duymayan bir amcanın namazdan sonra eve gidip namazı tekrarladığı bile söyleniyor. sanırım bu caminin en temel meselesi de bu. akustik. ki bir ibadethane için en mühim şeylerden biri de bu sanırım....içeri girince camların üzerindeki desenleri kur'an sayfaları sanıyorsunuz ama değiller. öyle ya da böyle tüm camii sayfalarla çevrili gibi...

asimetrik bir lamba dizisi..
bana nedense güneş atrafında dönen gezegenlerin yörüngelerini hatırlattı...


bu aydınlatmaların üzerinde bir sıra altın rengi harflerle ayetler yazılı. diğer sırada arapça allah yazıyor ama bu aynalarla yapılmış. durduğunuz yere göre allah yazısını arkanızdaki yer ya da duvardaki desenler oluşturuyor. derin anlamları var sanırım; allah her yerde, arkanızda, sizin şu an gördüğünüz yerde, şu an göremediğiniz yerde gibi...

sadece biz değildik merak edip de giden. bizim gibi fotoğraf çeken 3-4 kişi daha vardı. sanırım cemaati de çok alışmış olmalı ki hiç garipsemediler bu durumu...
ilkay yukarıyı fotoğrafladıktan sonra aşağı indi. ben de o a-nı fotoğrafladım :)


mimberde de yazılar var...
camiler genelde serin olurlar. burası gün boyu her cepheden ışık aldığı için havalandırma ve serinletme fonksiyonunu klimalar üslenmiş. dedik ya camide herşeyden var...


camiinin en güzel ve gerçekten takdir ettiğim yanı şu. avludaki levhalarda camii içerisinde kullanılan her şeyin izahı var. hangi ayet? ne yazıyor? meali ne? o desen ne anlama geliyor? vs. gerçekten bir camiiyi bilinçli gezebiliyorsunuz. keşke o levhalar broşür haline getirilse...


mihrap ve mimber... cami de alışkın olduğumuz yeşil renk ya hiç yoktu ya da benim gözüme çarpmadı. mihrap turkuvaz ve altın yaldızlı. sanki atılganın ışınlanma kabini. tabi hatırda tutmakta fayda var turkuaz islamın yeşili ile göğün mavisinin karışımı..


bu dışardaki avlu. yüzünü nereye dönersen dön camiiyi ve minarelerden en az birini görüyorsunuz kürede. bu etrafı sarıp sarmalama hadisesi tüm camiiye işlemiş... ben çekemedim ama caminin dışarıdan görüntüsü pek de ahım şahım değil. sütunlar üzerine oturan kubbe yerine yere kadar uzanan kaplumbağa kabuğu görünümünde kubbesi. tabi bunu desteklemek için de bu kabuğun altına bildiğimiz dört köşe bir bina konmuş.. artı bina çoğu yerde sıvasız. bana odtü fizik bölümünü ilk gördüğümde 'bu ne be?' deyişimi hatırlattı...

fotoğraftaki ilkay değil, elif şafak!





deniz ve ben...


dışarıda sulanırken... bir bilimkurgu öğesi daha. googleda bilimkurgu temalı wallpaper aradığınızda işte şu yukarıdakine benzer cisimlerin boşlukta salınırken sergilediği hali görürsünüz. evet artık eminim. bunların hepsi evreni simgeliyor :)


aynı yerden fotoğrafı daha yakından al ve 90 derece döndür. sonuç daha güzel, karmaşık ve garip.. biz de varız fotoğrafta...



en başta garip geldi ama karacaahmet mezarlığını gezdik (!).
mezarlık güzel olur mu bilmem ama gördüğüm en bakımlı mezarlıktı...




ruhuna el-fatiha...


/ 24 agu 09

Hiç yorum yok: