27 Eylül 2009

bulunamayan yol


kadıköy'den deniz'le beraber geçtik mecidiyeköy'e.. gerekli teferruatları hallettikten ve sonra yemek fişlerini bitirme gayretimizden sonra çıktık. nereye gitsek derken bir otobüse atlayıp emirgan tarafına gitmeye karar verdik. dilek'in istediği gibi gidip çay içmek üzere...

doğrudan otobüs bulamadık o tarafa. biz de bildiğimiz yoldan gidelim diyerekten hisarüstü otobüsüne binip boğaziçi üniversitesi kapısında indik. en başta elimizi kolumuzu sallayarak kapıdan geçmeye tırssak da girdik kampüse...





buraya her gelişimizde kampüsün güzelliği karşısında bir afallıyoruz, sonra klasik odtü-boğaziçi karşılaştırmasını yapıyoruz. neredeyse her daim ulaştığımız sonuç boğaziçinde okusaydık okul bitmezmiş oluyor...


adamlar bir de ukela. öğrenci milleti zevkü sefa alemine dalsın diye kampüsüm envai noktalarına izleme yerleri kurmuşlar. otur, boğazdan geçen tankeleri (!), bebek sosyetesinin havuzlu taraçalı evlerini izle diye. işte her boğaziçi öğrencisine sınıf atlama hayalleri kurduran şey de budur! tespit ver 1.0


güney kampüste öğrenci yoktu. ne yaz okulu kalmış ne de yeni öğrenciler gelmiş. bir de böyle gördük boüyü...


deniz bu alana girince bittabi çay içelim dedi. allahtan orta kantin açıktı...

kampüste zorunluluktan baya kaldık. asıl amacımızı gerçekleştirmek yani sahile inmek üzere binbir zahmetle tırmandığımız o yolu bulmak için debelendik bir süre. aşiyan müzesinin orayı bulduk. sosyoloji bölümünü de. ama yolu bulamadık. benim iddiam sol taraf'tı. deniz'in sağ taraf. deniz'inkini denedik ilk önce, bulamadık. benimkini denedik yine bulamadık. haritadan baktım. deniz haklıymış ama baya sağdan girmemiz gerekiyormuş. neyse, bildiğimiz başka bir yoldan aşiyan mezarlığına çıktık. oradan indik sahile...



planlarımız arasında rumeli hisarını gezmek de vardı. ama kapalıymış. sürekli kapalı müzelerle karşılaşıyoruz. var bunda bir keramet :)



dilek'in hayalindeki ev (!!!). evcik. artık ne derseniz...


o hattı yürüye yürüye ulaştık emirgana. dilek gelince çay içmeye geçtik:


kaşarlı sucuklu tostun kokusunu duyunca dayanamadım tabi. tost ve gözleme... hayatımın iki anlamı..

oturup tavla oynadık. dilek beni hacemat (bu kelime böyle yazılıyorsa veya herhangi bir imla klavuzunda yeri varsa gelip beni öpsünler) etti. tatlı kaybettim :(

baya yürüdük sanırım gün boyu. yol boyunca bir çok ev-yalı-saray yavrusu fotosu çekmişim ama buraya koyup sinirleri ayağa kaldırmanıngereği yok. istanbul! acımasız çelişkilerin yuvası...


urban trekking raporu:

tarih: 14 eylül 2009
mesafe: 3,87 km
toplam mesafe: 14,09 km
güzergah: hisarüstü, rumeli hisarı, baltalimanı, emirgan
katılımcılar: ben ve dennis

Hiç yorum yok: