mecidiyeköy'den arnavutköy'e gitmek için ayrıldım. normal otobüs güzergahını takip ederek gitmekti düşüncem. ama beceremedim. daha doğrusu sabırsızlığımın kurbanı oldum. aha bu sokak güzelmiş diyerek girdiğim yer beni çıkmaza soktu. vadiden aşağı salınmaya başladım. görecek hiçbir şey yoktu. ama benim de indiğim yokuşu tekrar çıkmaya enerjim yoktu...
ankara'nın ümitköy'ü gibi sitelerle dolu yerlerden geçtim. toplu taşıma zaten bitmişti. hadi onu geçtim millet yürüsün diye kaldırım bile kalmamıştı. etraf süper lüx siteler, garajlarda adını bilmediğim arabalar vs. güzelim vadinin içine edilmiş anlayacağınız. ama züppeler şehrin göbeğinde lüksü yaşıyorlar... tek kare foto bile çekmek istemedim oralarda...
nihayet ortaköy'e varıp azıcık soluklandım.
niyetim ne lursa olsun arnavutköy'e gitmekti ama ortaköy'de ortaada dolanan beşiktaş formalıları görünce kendimi beşiktaş'a giderken buldum...
çırağan sarayının oradan geçerken karşımda gördüğüm bir camiye daldım. beşiktaş polis karakolu karşısında. fotoğraf çekmemişim ya, pek iyi geldi cami bana.. adı küçük mecidiye camii. ortaköydeki favori camimin gerçek adı mecidiye camii imiş, bu da onun küçüğüymüş...
cami gerçekten pek küçük. yukarıda kadınlara ayrılan katın balkonları...
gezdiğim yerlerdeki camiler bana bir garip geliyordu ama nedenini bi türlü çözememiştim. ta ki bu camiyi görünceye kadar. kula'da benim bildiğim camiler böyleydi. yani, dış kapıdan girince direk caminin merkezine giremezsiniz. sizi karşılayan hol benzeri bir yer vardır. oradan caminin asıl yerine geçilir. işte garip olan buymuş. istanbulda gezdiğim çoğu caminin merkezine (ayakkabı koyma kısmı hariç) direk geçiliyor...
kadınlar katına çıkan merdivenler... çekip kaçtım kimse yakalamasın diye. cami o kadar küçük ki hiçbir turist rehberinde yok...
işte benim gözüme çarpan minare...
camiden sonra beşiktaş çarşısında dolaştım biraz. hani kıskançlıktan çatlamadım desem yeridir. her yer ama her yer siyah beyaz formalı insanlarla doluydu. yaşlısı genci kadını erkeği çoluğu çocuğu.. akşam ki manchester united maçından kimse umutlu değildi ama her yer siyah beyazdı...
büyük beşiktaş çarşısının önü...
kazanın önü... ramazan vesilesiyle kapalı olan kazanın önünde millet toplanmış biraları götürüyor. pek bi asi olan beşiktaş taraftarını her nedense ülkü ocakları pankartı rahatsız da etmiyor!!!
taraftar olur da köftecisi olma mı?
valla şenlikliydi ortam. tezahürat edip coşan bir sürü insan.. haa not düşelim beşiktaş yenildi (yine)...
vapurla kadıköy'e geçerken kız kulesi...
urban trekking raporu:
tarih: 15 eylül 2009
mesafe: 7,50 km
toplam mesafe: 21,59 km
güzergah: mecidiyeköy, levazım, ortaköy, beşiktaş
katılımcılar: bizzat ben!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder