7 Aralık 2009

kurban olam ben sana

en sevdiğim bayram. kurban bayramı...
insanın bu bayramda yörüklük damarı tutuyor.


eskiden o güzelim koçlar eve getirilirdi. biz onları beslerdik, oynardık onlarla. bayramda da kesip bir güzel yerdik. hem de hiç psikolojik sorun yaşamazdık. işte bu son bayramda nedense bakamadım hayvanın gözlerine. sanki suçluyumuşum gibi. ama kestikten sonra da dediğim o damar tuttu. oturup afiyetle yedik. allah kabul etsin...




belgesel tadında olsun...

kurban namazına müteakip köye gidildi ve ilk elden kurban salavatlarla kesildi. abimin elinden kurban geç çıkardı eskiden. şimdi o kadar da uzun sürmedi hayvancağızın can vermesi. neyse...

itinayla derisi yüzüldü...

onlar kan değil kırmızı boya! o şalvarlı olan da abim değil!!

hemen başlandı etler 'ellenmeye'...

bana da kafa derisini yüzmek düştü.. becerdim. yine...

kavurmalık et doğrayan annem ve dayım...

kavuran yengem...

ete gram elini sürmeyen salata, yufka, çay gibi şeyleri servis ederek, bulaşık yıkayarak iş yapıyor görünmeye çalışan ilkay...

kavurma sacının başına ilk oturanlar...

ardından çay ve güneş sefası...

kasabın gazete sefası...

serhat'ın biricik aşkı kırmızı traktör :)

çeken ilkay...

çeken: tuba...

çeken tuba...
(yolun açık olsun mehmet diyarbakır'da)

çeken ilkay...


dayılarım...

klasik aile fotoğrafımız. serhat yukarıda görünen hareketiyle fotoğraf karesine girmeye çalışıyor çünkü dayım onu fotoğrafa almamamı söylemişti...

evet kestik ve de yedik. beyler, restoranlarda yediğinizin ne olduğunuzu sanıyorsunuz?

27 kasım 2009

Hiç yorum yok: