27 Aralık 2009

mar petyun keldani katolik kilisesi


şimdiye kadar yaptığımız gezilerden buraya aktardığım fotoğrafları hep gezi rotamıza göre koymuştum. bu diyarbakır gezisinde ise bu mümkün değil. çünkü kenti -daha doğrusu eski kenti- dolaşırken hep karşımıza surlar çıktı. surlar bütün eski kenti çepeçevre sardığı için ilk kez yön duygumu kaybettim. ben! düşünün hele. bunun için surlar başlığı nasıl açılır bilmiyorum. derli toplu olsun diye konular halinde eklemeye karar verdim ben de.

meryem ana kilisesinden sonra ikinci kilise uğrağımız mar petyun kilisesi. kapıya verdığımızda çaldık. yine kimse açmadı. orada beklerken bizi daha önce de takip ettiği belli olan biri yanaştı yanımıza. yerlisiniz heralde diye sordu. hani yabancı uyruklu değilsiniz anlamında. "kilise kapalı. açmazlar kapıyı" dedi. sağolun dedik. adam gidiyordu, döndü "ben asayiş şubedenim, peşinizde çocuklar var. çarpacaklar dikkatli olun" dedi gitti. 7 tane koca insanı çarpacak çocuk grubunun alnından öperim birader ne azim diyerekten. kafaya koyan yapar zaten. yani güya bizi uyardı memur bey ama daha tedirgin etmekten başka bir şeye yaramadı.




işte o giriş kapısı. üzerinde meryem ana süryani kadim kilisesinde olan aynı kabartma var. olayı sonra açığa çıkacak.. haaa, bizim maceramıza dönersek. inat ettik. kapının üstünde yazan cep telefonunu aradık. beş dakika sonra kapılar açıldı.

burasının yapısı daha farklı. doğrudan kilise kapısına avludan ulaşılmıyor. koridorlardan geçince varılıyor kiliseye. tabi ki aynı taş: siyah bazalt! benim habire kara taş deyip durduğuma bakmayın :)

bize kapıyı açan bekçi. çıkışta kolonya ikram etti. biz de bahşişini bıraktık...

gelelim keldanilere. kimdir? necilerdir? şöyle kısaca araştırdım. keldaniler süryanilerin doğu kolu olan nasturilerdenmiş aslında. ama ne olduysa olmuş papa'ya bağlılıklarını bildirmişler ve katolik olmuşlar. ama o nasıl bağlılıksa (papanın da izniyle) kendi patrikliklerini kurmuşlar. şu an bağdat merkeziymiş. isimleri chaldea denilen bölgeden geliyormuş. yani keldaniler dinsel bir cemaat; katolik olan nasturi (katolik süryani ile karıştımamak gerek). dilleri ise süryaniceye çok benzemekle beraber arapça ile çeşitlenmiş. ibadetlerini bu iki dilde de yapıyorlarmış. en ünlü keldani ise saddam hüsseyin'in yardımcısı tarık aziz.

yukarıdaki fotoğrafı her kim görse buranın katolik kilisesi olduğunu anlamalı. çünkü ortadokslar (protestanları bilmiyorum) çarmıha gerilmiş isa figürünü pek kullanmıyorlar.

mar petyun kilisesi 17. yüzyılda yapılmış ve ibadete açılmış. bir çok onarım görmüş. şu an diyarbakır'da ibadete açık iki kiliseden biriymiş.

keldanice yazıt.

kilise şu an restorasyonda. yani inşaat halinde. biz oradayken bile inşaat çalışmaları sürüyordu. kltür bakanlığı bölgede hummalı bir çalışmaya girişmiş durumda. her yer restore ediliyor. surlar, kiliseler, camiler, türbeler vs. çünkü bölge ab üyelik kapsamında inanç turizmi bölgesi seçilmiş durumda. onun içindir ki ayvalık'taki kiliseler çöktü çökecek durumdayken buralarda her kilise süratle elden geçiriliyor. cemaati çok olduğundan değil yani. şu an diyarbakır'da sadece 10 aile varmış keldani olan. ayinlerini diğer süryani kilisesinden gelen papaz yönetiyormuş (!). 1990'larda türkiye'de 5000 keldani nüfus varmış. olaylardan kaçmışlar...

avlu...

bir taraf restore edilirken diğer tarafa pek dokunulmamış daha. asıl büyük olan kısım tamamen çöküntü halinde. sıra oraya da gelir (heralde?)


ali'den çalıntı yaşasın dinler diyoloğu fotoğrafı. arkadaki mnare diyarbakır camii minarelerin prototipi. dört köşe/dört kesit minare...

gizem can'a poz verirken..


avludaki yerde bir taş üzerine kazınmış yazıt. yazı karakterlerini hiçbir şeye benzetemedim. internette de bulamadım ne olduğuna dair bilgi.

çok bilinen mimarlık ve şehir bölge plancıları web sitesi arkitera bu kiliseyi türkiye'deki en güzel on kilise içerisinde göstermiş. biz giderken bunu bilmiyorduk tabi. diğerleri için buraya tıklayın

buradan çıkıp benim en çok merak ettiğim ermeni kilisesine de gidecektik ama orası da restorasyondaymış ve mümkün değilmiş içeriye girmek. o yüzden denemedik bile. diyarbakır'da o kadar çok gayrimüslim varmış ki (ve o kadar az kalmışlar ki) şaşırmamak elde değil. bu kilisede yer alan bir bilgi metnini buraya da aktarayım;

1869'da diyarbakır'da 2 patrikhane, 15 hanefi camisi, 4 şafii camisi, 30 mescid, 11 türbe, 5 tekke, 6 medrese, 13 kilise, 1 havra ve çeşitli cemaatlerin okulları varmış. o tarihte yapılan nüfuz sayımına göre diyarbakır'ın nüfusu 21.372 kişi. bunlardan

9814'ü müslüman (kürt+türk+arap+fars), 11.558'i gayrimüslim

gayrimüsimler içinde;

6853 ermeni (ortodoks)
831 ermeni (katolik)
1434 süryani (ortodoks)
174 süryani (katolik)
976 keldani
305 rum (ortodoks)
55 rum (katolik)
650 protestan
280 yahudi

yani bir televizyon programında gördüğüm şey gerçek gibi görünüyor. bir ermeni kadın şöyle demişti "kürtler diyarbakır'ın kendilerinin olduğunu söylüyorlar. oysa orası bizim!". işte diyarbakır! paylaşılamayan güzel şehir...

20 aralık 2009


Hiç yorum yok: