29 Aralık 2009

hz. süleyman ve 27 şehit sahabe camii

diyarbakır gezimizin son gününde suriçi'ni dolaşmaya karar veriyoruz. daha önce handa karşılaştığımız eleman buraya mutlaka gitmemizi çok güzel fotoğraflar yakalayabileceğimizi söylemişti. başımıza bir şey gelir mi kabilinden bir şeyler geveleyince niyetinizin kötü olmadığını anlarlarsa hiçbir şey olmaz demişti :) bilmiyorum niyetimizin iyi olduğunu anladılar mı ama bizim başımıza bir şey gelmedi. sürekli bunu dediler de biz bir şeyle karşılaşmadık. ki onca turist modumuzla gezerken.

işte böyle bir ahval içerisindeyken yolumuz pınar'ın rehberliğinde hz. süleyman camii ve 27 şehit sahabe türbesine düştü.



hemen ansiklopedik bilgimizi girelim ki zevat aydınlansın. garanın da dediği üzere diyarbakır (daha doğrusu amid) hz. ömer döneminde fethedilmiş. ama fetheden hz. ömer'in bizzat kendisi değil kuzey mezopotamya orduları komutanı halid bin velid'miş. o yüzdendir ki anadolu'da pek itibar gören bir zat-ı muhteremdir.

rivayet o dur ki, mekke'nin fethinden 9 yıl sonra halid bin velid amid'i kuşatır. ama bir türlü alamaz. dicle'nin (o zamanki ismiyle tigris) azgın sularıyla, tepe üzerine inci gibi dizili surlarla baş edemez. kuşatma 5 ay sürer. araya ramazan ayı girer. halid bin velid her gece çadırında bir ekmek parçasıyla sahur yapar, akşamları askerleri ile birlikte orucunu açar. gel zaman git zaman halid bin velid sahur vakti çadırında ekmek parçasını bulamaz ve ordunun erzağının bittiğini, bu yüzden ekmek getirilmediğini sanır. hatta askerlerle iftar yaptığında onların da ekmeksiz oruç tuttuğunu düşünür. velid kuşatmadan vaz geçme noktasına gelir ve her gece ekmeğini çadırına ekmek getiren askerine erzakın bitip bitmediğini sorar. asker "hayır" der, "erzağımız bol, ekmeği her zamanki gibi bırakıyorum". asker bu işten işkillenir. ekmeği bıraktıktan sonra gizli bir yere saklanır ve izlemeye başlar. görür ki bir köpek gelir. ekmeği alır ve yürümeye başlar. dicle'yi yüzerek geçer ve surların altındaki bir delikten diyarbakır'a girer. asker bunu komutana anlatır. velid de bu deliği kullanabileceğini düşünür. bu görev için delikten geçecek kadar zayıf ama güçlü, cesur askerlere ihtiyacı vardır. o sıralar nizip-bağdat arasındaki el cezire bölgesinin valiliğini yapan oğlu süleyman göreve talip olur. kendisiyle beraber 39 sahabeyi alır ve delikten girer. bunlardan 13'ü sur dibinde 27'si ise şu an caminin olduğu yerde şehit olur ama diyarbakır'ın kapıları islam ordularına açılır. tarih 638.

içkale'nin giriş noktası. sağdaki aşağıya doğru inen merdivenlerden camiye giriş.

yine rivayet o dur ki, fetihten takribi 500 sene sonra dönemin valisi/sultanı nisanoğlu ebul kasım rüyasında hz. süleyman'ı görür. rüyasında ona "üzerimiz daha ne kadar açık kalacak?" diye sorar. o da sahabelerin mezarlarının üzerine bir cami yaptırır. caminin yapılış yılı 1155-1169'muş.

bu türbe kısmında kimin yattığı muhtelifmiş. bir iddiaya göre osmanlılar sahabelerin mezarlarını türbe haline getiriyor ki yukarıda görünen odur. bir diğer iddiaya göre cami altında bulunan mezarlar sahabelere ait, buradakiler osmanlı vali/yöneticilerinin.

yine rivayet o dur ki (bu son!) mevlana celaleddin'i rumi yolu diyarbakır!a düştüğünde bu camiye girip namaz kılmak ister. girer ama hemen geri çıkıp namazını avluda kılar. kendisine neden böyle yaptığı sorulunca "cami'de o kadar çok sahabe ve şehit vardı ki rahatsız etmek istemedim" der. bu rivayet asıl sahabe mezarlarının caminin altında olduğunu söylüyor gibi..

içerisi ziyarete kapalı. caminin altındaki mezarlar da öyle...

bunlar şüphesiz ki osmanlı yöneticilerinin mezarları. mezar taşları ve kabirdeki işlemeleri görünce hemen anlaşılıyor zaten.


cami tam bir diyarbakır camisi. içeride süslemeler yok. çok ama çok sade.

abdest yeri.

musluk değil çeşme! su sürekli akıyor.

uzun enstantene denemem... (ng filtre şartmış onu öğrendim)

camiden çıkınca bizimkiler hemen yukaıya yönlendiler. benim ise çekmek istediğim bir şey daha vardı;

yasin'ciler. para verirseniz sizin adınıza sahabelere yasin ouyorlar.

yasin okuma işi bir sektör olmuş. biz iç kaleden çıkarken gelen bu üç küçük kız da yasin okumamızı ister misiniz diye sordular. diyarbakır çocuklarında gördüğümüz üç para kazanma eğilimi: 1. turistik mekan rehberleri, 2. selpakçılar, 3. yasinciler

ben geride kalmış yasincilerin fotoğrafını çekerken yukarıda beni bekleyen karıcığım :)

çok keyifli bir yerdi hz. süleyman camii. ileride geniş açı lens alınca bir daha gitmek üzerimize vazife...

21 aralık 2009

ilginç not: peygamberler şehri denilen urfa'da yalnızca 1 peygamber makamı varken diyarbakır'da 3 makam, 6 da peygamber kabri varmış. diyarbakır bu ismi daha çok hakediyor. diyarbakır, beni şaşırtmaya devam ediyorsun hala...

Hiç yorum yok: