26 Eylül 2012

kapadokya'da gün batımı - kızılçukur vadisi


pek zamanımız kalmamıştı. ürgüp'ü yarım yamalak gezeceğimize güneşi güzel bir yerde batıralım sonra gideriz ürgüp'e dedik. amacımız kızılçukur vadisine gitmek. bir kaç denemeden sonra sora sora da olsa doğru sapağı bulduk da girebildik vadiye. denemelerimiz sırasında yol üzerinde ürgüp'e yakın bir yerde bu peribacalarını görünce durduk. benim bildiğim peribacaları hep böyle penis formunda olanlardı. ya bu bölgedeki 'oluşum'ları  fallusla eşeleyerek iyi pazarlamışlardı ya da benim muzır aklımda böyle kalmıştı :) gerçi gidip göremediğimiz aşk vadisi beni tasdik eder nitelikte:

orijinali burada

bu adı da ben koymadım ya! göreme yakınlarındaymış bu vadi... bir daha ki sefere...
kapadokya'dan son fotoğraflar. girin içeri...




kızılçukur'u bulduk:

şu ileride dikkatle bakılırsa uçhisar görünüyor.


burası baya bilinen bir yermiş. senede 20 bine yakın turist güneşin batışını görmek için buraya geliyormuş. nereden biliyoruz bu sayıyı? çünkü buraya girebilmek yürürseniz bedava da arabayla gelirseniz biletli. ortahisar belediyesi akıllı. ama girişte pazarlık yapın, işe yarıyor :)

güneş alçalsın diye beklerken vadiyi gözlüyorsunuz. ve o kadar çok yürüyen görüyorsunuz ki kıskanıyorsunuz. o sessilikte (ve de serinlikte) misss.

 bir de kıskançlık tabi. herkes tripodları kurmuş bekliyor. envai çeşit üst seviye makine ve de objektif... ve herkes japon. haliyle...



gün batımı nasıl çekilir bilmiyorum. güneş güzel olsun desen nerede olduğunu anlatacak her yer karanlık oluyor ama renk geçişleriyle mutlu oluyorsun. etrafı çekersen güneş patlıyor objektifte. bilemedim. hatta bir ara bu millet bu kadar tripodla ve teleyle neden bekliyor diye merak edip ben de teleye geçtim. şu aşağıdakini çektim. demek ki güneşin önünden bir kuş falan geçerse diye bekliyorlarmış. yoksa bildiğin sarı bir yuvarlak..


 eh belki bu biraz olmuştur...

 battı.

artık biliyoruz ki eğer gün batımı izlenmeye gidiliyorsa oradakiler gibi hazırlıklı gideceksin. yamaca oturup şarap içenler vardı be!

 ama kızım çok sıkıldı. biz de saldık onu..


bir sürü fotoğrafını çektiler. bir yerlerde, muhtemelen japonca yazılarla dolu bir web sitesinde, kızımın fotoğraflarına rastlarsam hiç şaşırmayacağım...

sonra ürgüp'e gittik. çeşit çeşit şarap tadacağız ve beğendiğimizi alıp gideceğiz. ama şok olduk. ürgüp'te şarap tadacak yer bulamadık akşam üzeri. zaten çok az yer kalmış eskiye nazaran. sokaklar bomboştu. hani bir sürü turist vardı burada? hepsi sabahın köründe balon turuna katılmak için kalkacaklar da ondan mı yattılar hemen? ben çok şaşırdım açıkçası. hiçbir yer aydınlatılmamıştı. bir çok kentte azıcık sergilenecek bir şey olsa aydınlatırlar, ışıl ışıl olur orası. bkz. amasya. burada öyle bir şey yok. mantıklı bir gerekçesi vardır herhalde.


 çok görmek istediğim evleri, sokakları göremedim.

ürgüp'te tek açık olan yerden kırmızı şarap alıp hacıbektaş'a geri yollandık. çok yorgunuz. aslında ürgüp'te dolanacak dermanımız da kalmamıştı. iyi oldu açık yer bulamamak, fotoğraf için dolanamamak. yanımdaki tripod bile eziyet olmuştu bana...


aliço nasılsa kullanmıyor fotoları :)

20 agustos 2012

Hiç yorum yok: