birisi "mutlaka ama mutlaka ne yapılmalı kapadokya'da?" diye sorsa ona verilecek en iyi yanıt içinde uçhisar kalesine çıkmak olurdu illaki olurdu. uçhisar gidinceye kadar hiç aklıma gelmeyen, ama görünce haaaa ben burayı görmüştüm bir yerlerde dediğim bir yer oldu. inanılmaz!
inanılmaz deyişimin nedeni aslen şu: uçhisar zaten kapadokya bölgesinde görece yüksek bir yerde. kalesi beldenin üzerine konduğu tepenin en tepesinde yükseliyor. manzara nefes kesiyor (şimdiye kadar bu terimi hiç kullanmamışım, yabancılaştım şimdi kendime. şimdiye kadar hiç nefesim kesilmedi mi ki benim?). işte şu aliço'dan arakladığım fotoda mevcut bu kale. aslında burada görünen delik deşik görünen yerlere eskiden çıkılabiliyormuş. ama şimdi yasak. kaleye çıkarken bazı tünellerin kapatıldığını görüyorsunuz zaten. ama çok da hayıflanmadım. yükseklik korkutucuyken tünellere girip o kalenin bedeninde bir yere çıkıvermek düşüncesi pek ürpertici. bu kayaların bu denli oyulabilmesi ise başlı başına inanılmaz zaten. ama bu konuya kayaya oyulmuş bir otel odasında kapadokya şarabı içmeden girmek istemiyorum...
bilmiyorum ki o yükseklik duygusu nasıl anlatılır. şöyle diyeyim bu duyguyu herhalde 3-4 kez yaşamışımdır (uçak yolculukları hariç tabi): toronto cn tower, new york empire state'in tepesi ve alanya kalesi ilk aklıma gelenler. dağın tepesinden bakmaktan çok farklı bu...
burada olmanın en iyi yanı kapadokya'yı tamamen görüyormuşsunuz hissini yaratması. tabi bu aslında yürünecek veya pedallayacak bir sürü rota olduğunu da kafanıza kakıyor işte.
uçhisar kalesine mutlaka çıkılmalı. ama dikkatli de olunmalı çünkü çok dik bu kale. uçhisar belediyesi o kadar para topladığı kaleye tırmanış için metalden merdiven yaptırmış ama o merdivenlere korkuluk yaptırmamış. rüzgarı da hesaplayın. ben kızla oraya tırmanırken baya tırstım. yukarıda da yeterli güvenlik önlemi yok. yine de çıkın ama :)
bu karizmatik (!) pozum için aliço'ya teşekkürü borç bilirim....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder