28 Eylül 2012

tripkronik



gezintilerimiz. bir konu işgal etmeyeceği için değil de buradaki diğer gezilere çok benzemedikleri için burada ayrıca ve toplu halde duruyorlar. yine bol bol neşe var. arada da can sıkıntımız. toparlıyoruz işte...


24 eylül 2011.... çok canımızın sıkıldığı günler. sıkılmaktan çok ne yapacağımızı kestiremediğimiz günler.. yeni bir hayat. artık kız var... kızı daha 15 günlükken dışarı çıkardık çıkarmasına da daha çok da cesaretimiz yok öyle gezip tozmaya. havalar izin vermiyor zira. evde tıkılıp kaldık... evden dışarıyı gözetlerken şu fotoğrafları çekmişim. 



------------------------------------------------------------
10 kasım 2011.. bayram/düğün/mevlüt için salihli'deyken annemin doğum gününü de unutmadık işte. o gelmiş geçirmiş annem için pasta üstündeki mumlara üflemek o kadar zor geldi ki, utandı. 

13 kasım 2011. dönüş yolunda arabam olunca mutlaka burada duracağım dediğim yer olan kula peribacalarında mola vermiştik..

------------------------------------------
29 aralık 2011. bursa karacabey. rapor için mudanya'ya doğru hareket halindeyiz. ilkay traktör görünce kaçırmamış yine. ne garip bir karım var?!


31 aralık 2011. yılbaşını karşılamak için istanbul'dayız. aytaç'ların evden bostancı'da kalan bir gecekondu mahallesini çekmişim:

----------------------------------------------
22 şubat 2012. bursa'dayız. yine rapor için. enes'in anaokulunda etkinlik varmış, oradayım.  'ulan harbiden tehlikenin farkında mıyız biz'. ben yeterince bağışıkım bu konuya. rüzgara bakar, deyip geçiyorum.

---------------------------------------------

7 nisan 2012. bizimkileri özledik. salihli'de annemin balkonundayız.  

---------------------------------------------------
19 mayıs 2012. eymir. ben pedallayayım siz de oturun mis gibi güneş altında diye kaynanam ile bizimkileri alıp göle gidiyoruz. yanımda ali'nin küçük makine. pozlama ayarını yapmamışım..





--------------------------------------------
24 mayıs 2012. tenedos cafe. artık kızı habire dışarı çıkarmaya başladığımız günler. o gün bu gündür eve girmek istemiyor zaten...

31 mayıs 2012. ankara hatay günlerine gidip tıkınıyoruz. 

---------------------------------------------
3 haziran 2012. bu kez rapor için salihli'ye geldiğimizde yıllardır verdiğim sözü tutup ilkay'ı bozdağ'a çıkarıyorum. benim için de ilk dağ yolları deneyimi. arabada sırf bu iş için tripod taşıyordum ama salak gibi evde unutuyorum makineyi.. yanımızda iyi ki ali'nin pana var... 


aslında burada keçiler var...

gölcük'e gidiyoruz:
pozlama ayarını değiştirmek hiç mi aklıma gelmemişti ki o an kadar?




4 haziran 2012. salihli. kızım tavuk kemiği kemirmeyi hala çok seviyor. kime çektiyse? bu onun babannesi tarafından ilk teste tabi tutuluşudur.

-------------------------------------

5 haziran 2012. dönüşte uşak'a uğruyoruz. kızımı şimdiye kadar hiçbir çocuk bu kadar şaşırtmamıştı. ama hakkı var. bu guliz! efsaneleşmeye namzet bir kız...



-------------------------------------
 10 haziran 2012. eymir'deyiz yine.. artık eymir'i sevmemeye başlıyoruz çünkü yönetim 5 lira verip giren her arabayı eymir gölüne sokmaya başladı başlayalı burası çok kalabalık ve gelen profili çok değişti. artık çakal otolarıyla yol kenarına park edip bangır bangır sertaç ortaç çalarak, öküz gibi sıçıncaya dek bira içen tiplerle doldu burası. trafik var! ve biricik bisiklet binme alanını yok etti bu trafik. pedallayanlara saygısızlar. hız yapılıyor artık eymir gölü çevresinde! eskinden milletin huzurla dönüp durduğu göl çevresi artık gürültülü ve pis bir yer. sadece sabahları kimse yokken güzel artık göl. hadi bizim gibi 'elit'leri geçin de (allah i.melih'i bildiği gibi yapsın!) bir yaban yaşam var bu bölgede. kimin umrundaysa artık? gölde yuvalayan kuşlar varken başka yer yokmuş gibi ankara motosiklet klüpleri burada toplanıyor 500 desibellik 500 cc'lik motosikletleriyle. hıyarlar!  ama taktik tuttu: içki içilebilen alanları sınırlarsan içmeyi bilen de bilmeyen de, ailesiyle keyif için gezen de karı kızı bakışlarıyla, ağızlarıyla taciz etmeyi adamlık sayan da aynı yere yığılır kalır. sonuç içmeyi sevenin içenlerden artık kaçmaya başlamasıdır. çözüm basitmiş. afyonkarahisar belediyesine duyurulur...


 yine de gidecek başka yerimiz yok sulak alan olarak. lajvard duymasın!


--------------------------------

24 haziran 2012. iyi ki sitemizin diğer binasını mantoluyorlar. yoksa ne fotoğrafı çekecekmişim ki ben? cCc...



-----------------------------------

25 ağustos 2012. yine eymir'deyiz. eymir'in bir işlevi daha: düğün fotoğrafı çekim mekanı. o kadar çok çekim oluyormuş ki ve de birileri bundan rahatsız olmuş ki bu iş için göl ylnetimi para almaya başlamış. duy da inanma! bu arada çekim yapan elemanların ekipmanlarına baktım da bizimkilerden çok da iyi değil ekipmanlar. ama hiç yaratıcı değilller. biz oradayken kaç kişi şu aşağıdaki pozu verdi. biz çok daha yaratıcıyız. deneyin bizi. irtibat için telefonu veriyorum: .................... ciddi ciddi ilkay bu işe girelim diyor. aslında neden olmasın ki?


 haaha nasıl yakalamışım ama :)


------------------------------

26 ağustos 2012. sürekli odtü'deyiz artık havalar ısındı ısınalı (ve de eymir elden gitti gideli). en azından burada rahatız. çimler bol. trafik yok. neşe'nin de favori mekanı artık odtü.


hiç tahmin etmezdik buralarda kızımız ile dolaşacağımızı. varmış demek ki...



hamiş: (bugün öğrendim bu kelimeyi. p.s. demekmiş, post scriptum yani.). kızla gezmek konusunda artık elimiz daha rahat. hele bugünlerde yürüsün diye de gözüne bakıyoruz. hoş benim daha rahat olacağımız konusunda şüphelerim var. şu an bulduğu her yerde aşağı inip emeklemek istiyor. bu da her yerde mümkün değil tabi. yürürse sanki hep ayakta olacakmış gibi düşünüyoruz ama bakalım öyle mi olacak. kızla gezmek tamam zor, ama abartmamak da lazım. annesinin artık rapor alamaya mecali kalmamıştı, kıza 2 hafta ben baktım tek başıma. hiç zor olmadı. hatta biz çok eğlendik. yiyeceklerini doldurduk bir sırt çantasına, arabaya atladığımız gibi gezip durduk. dışarıda çok rahat çünkü. 'gezenti' olacak kerata. bu sözcük kaynanamın eşsiz lügatından :)

p.s.: hamiş kelimesinden nefret ettim. bu ilk ve son kullanışımdır. hanimiş der gibi....

Hiç yorum yok: