uyanınca o gün giyecek gömleğimin olmadığın anladım. gözümden uyku aka aka ütü yaptım. ilkay'la servise bindik. kızılay'a giderken yine uyudum. 15 dakika uyumak her halükarda kardır. güvenpark'ta indik, kaşarlı poğaça aldık. sonra ilkay gitti. ben de poğaçayı dişlerken 100yıl veya çukurambar dolmuşlarından birine binmek üzere durağa gittim. bulduğum ilk dolmuşa oturdum, paramı uzattım. her zamanki gibi. ta ki oradaki ayakçı kafasını kapıdan uzatıp kimsenin gözüne bakmadan o tok ama harikülade sesiyle "bahçeli, armada, çukurambar arabası. balgat'tan yüzyıldan geçmez. yanlış binmeyelim" deyinceye kadar.
aradan nerdeyse 1 ay geçti. biz tatile gittik. döndük düğün yaptık. kalanlarla ankara'da gün geçirdik. sonra istanbul'a gittik. vıcık vıcık bir sıcak. orada nikah yaptık. yemek yemedik diye azarlandık. ankara'ya döndük. temizlik yaptım yine. bizimkiler geldi. benim için cehennem sıcağı, bizimkiler için serin bir esinti olan ankara'nın kuru sıcağında kısa ankara gezileri yaptık. sonra onlar gittiler, tuba kaldı. evimizi süpürdü, bulaşıkları topladı, kedilere baktı. sonra onu gönderdik, biz hacıbektaş'a gittik. döndük. işe geri döndüm. sonra istifa ettim. yeni işime başladım. şimdi yeni işyerimin o can sıkıcı ortamına ve bütün tuhaflıkları üzerine toplamışa benzeyen yeni iş arkadaşıma alışmaya çalışıyorum. hiçbiri yetmemiş gibi sigarayı da bıraktım. bırakmış gibi yapıyorum belki. ama içmiyorum 10 gündür.
o ayakçı 1,5 senedir her iş sabahı duyduğum o sözleri tekrar etmeseydi, dolmuştaki bizleri uyarmasaydı yanlış arabaya binmeyelim diye, kendimi başka bir zaman boyutuna geçmiş gibi hissedebilirdim alimallah. oysa değişen hiçbir şey yok. aynı kentteyim; ama çok sıcak. farklı işteyim; ama değişen çok da birşey yok. hala 15 gün tatil yapabilmek için deli gibi çalışmak zorundayız!
(ara not: yukarıdaki ilk iki foto dennis beyimizin çektiği iki alakasız fotoğraftır. konuyla alakası yoktur. ama kendisi vatani görevini icra etmeye kastamonu yollarına düşmüştür. onun için buradadır!)
onca şeyi yaparken tonla fotoğraf çektim ama bir türlü başına geçip de koyamıyorum buraya. bu haftaya kadar kişisel gündemimin sıkışıklığındandı. şimdiyse sigarasızlıktan. karar verdim; sigara içmeden buraya çektiklerimi koymaya başlarsam, o isteğin üstesinden gelebilirsem, o zaman inanacağım o lanet sigarayla yaptığım savaşın ilk raundunu kazanabileceğime...
uykusuzdan...
5 yorum:
bende hazırım bende.mezun oldum. yüksek lisansa kabul aldım.saçları kestim(süper oldu :) ).kaçkarlara gidiyorum oradan kars-doğubeyazıt-van.artık yükle şu fotografları diyecem ama göremeyecem 15 gün o yüzden boşver yükleme :)haydin sağlıcakla kalın.dönüşte görüşürüz...
koyasin bi fotonu da görelim cemâlini be!
yolun açık olsun :)
sigarayı bırakman iyi olmuş. en zor kısmını da aşmışsın. sigaranın sağlığa en beter zararı bağımlı olmak. bağımlı olmak ve onu aşamamak bana garip bir şekilde köle psikolojisini çağrıştırıyor.
sigara seni bırakamamış sanki, görsellerin dörtte üçünde var.
13. günü de devirdim sigarasız...
harbiden de köle psikolojisi gibi. insan kendinden iğreniyor. o yoksunluk hallerini yaşamak, tüm düzeninin sarsılması hatta sosyal ortamlara girmeye bile çekinme! ne bela bir şeymiş bu yahu.. "bitti artık" dediğim an ya bi yerlerime kına yakacağım ya da adak kurbanı keseceğim...
ama feci istiyor canım. bu yüzden sigarayı görsellerin dörtte üçünde değil de dörtte dördünde görürsek de şaşırmamak gerekecek bu sıralar..
destek için sağolun :)
Yorum Gönder