9 Temmuz 2010

elimde kalanlar - 2

 lajvard blogunda çektiği nilüfer fotoğraflarını koyunca "özendim şimdi. ben de çektiğim kurbağa fotoğraflarını koyayım bari" demiştim. beni ne kadar ciddiye aldı bilemem ama o da kaplumbağa fotoğrafları koymayı taahüt etti. elinde harbiden var mı bilmem, eğer yoksa dağda tepede günlerce fotosu çekilecek kaplumbağa arayacak sanırım :) ama bende gerçekten de vardu kurbaa fotosu. ne diyeyim o düşünsün!


buradaki fotoğraflar 23-24 nisandaki salihli'ye aile ziyaretimizden. aslında piknik yaptık, et yedik, çekirdek çitledik bol bol. ama kimsenin canı kalmasın şimdilik diyerek o fotoları mümkün olduğunca pas geçiyorum. "elimde kalanların" ikinci postası işte o günlerden....



gittiğimiz yer bir dere kenarıydı. çoğu piknikte olabileceği gibi. hatta ben hep pikniklerin bir su kenarında yapıldığını sanırdım. ta ki ortalama bir ankaralının ancak kuru tepeler arasındaki iki kavak ağacının gölgesine mahkum olup o yeşilimsi bölgede de piknik yapabildiğini öğreninceye kadar. mahrumiyet ve mahkumiyet insana her şeyi yaptırıyormuş meğer. hafiften sonraki fotoğrafların konusuna girdim. en iyisi geri dönelim.



akan su olur da enstantane çalışılmaz mı? di mi ama...




'vahşi doğa'nın ortasına düşen şehirlilerin şaşkınlığıyla her yaşam formunu fotoğraflamışız (bunların bir kısmı piknikten bir kısmı köyden)











çocukken bu menekşeleri hiç sevmezdim. hala da pek sevmiyorum sanırım. seni gözetleyen bir sürü göz gibi...

ve gelelim kurbağa meselesine...






hemen yukarıdaki fotoğrafta kaç tane kurbağa var? bilene en alasından demli çay :)

kurbağa peşindeki çocuklar... yakalayıp akvaryumlarına koyacaklarmış. çocukları bazı kurbağaların gerçekten de akvaryumlarda yaşayabildiğini ama bunların o kurbağalardan olmadığını bir türlü ikna edemedim. ne de olsa o da kurbağa, o da!






ben tabi yine bir bahane bulup kaytarırken piknik için olmazsa olmaz öte yanda gerçekleşiyordu. yetiştim sofraya...





dayım ve yengem. çifte kumrular...



babamı karışık tavlada ender yendiğim anlardan biri! ilk mülteciden sonra bir daha oyun almayı beceremedi. ikinci hepyek'ten sonra da oyunu terketti...

ikinci gün. köyden...


hala inatla elimdeki malzemeyle kuş çekmeye çalışıyorum ama olmuyor. hedefi hiç unutmayayım diye buraya not düşüyorum sürekli...


leyleği havada gördük. gerçekten de bu sene biraz abarttık yolda olma hadisesini...

ama duran kuşu çekerim birader...




sabah gördüğümde de fotoğraflamıştım arkadaşı ama tüyleri açık değildi. dişisini bulduk ta kendini gösterdi hasbam!

ve bizden kalanlar...







son fotoğraf. voleybol oynamayı bilmeyen ilkay'a tuba'nın aşağılayıcı bakışı :)



hadi yine bizim fiko'nun fotosuyla bitereyim konuyu...
(not: fotoğraf elde adam gibi makinenin yok olduğu zamanlardan kalmadır. video kamera marifetidir)

3 yorum:

TribunselSevda dedi ki...

Çok güzel resimler..Aile resimleride çok hoş allah mutluluğunuzu azaltmasın :)

lajvard dedi ki...

utangaç kaplumbağam bireysel görüşme talep ediyor.

gezenbezgin dedi ki...

çok teşekkürler aLican. amin!

lajvard utanç kaplumbağan ile özel bir görüşme yapılmıştır :)