12 Mart 2010

mozaik


antakya'ya yolu düşenlerin mutlaka uğraması gereken bir yermiş bu mozaik müzesi. önceden gezip görenler hep öyle demişti. biz de bir deneyelim dedik. ki bizim müze tarihimizde bir ilktir: giriş ücreti olan 5 tl'yi vermeden işyeri kimliğimi göstererek elimizi kolumuzu sallayarak geçtik. demek kimlik bir işe yarıyormuş! şimdilik sadece bu işe yaradı da!


müze gerçekten çok güzel. daha doğrusu müzede sergilenen eserler çok güzel. müzenin bir numarası yok. sadece büyük. ama mekan sıkıntısı yüzünden sergilenemeyen 35,000 parçanın daha olduğunu ve depolarda bekletildiği bilgisi de mevcut. söylendiğine göre mozaikler solmakta imiş. bunda müzenin bakımsızlığının rolü pek büyük. ama beni şoke eden şey müzede oarada sergilenen eserlerle ilgili hiçbir kitabın, broşürün hadi onları geçtik anı niyetine posterin, reprodüksiyonun veya hediyelik eşyanın olmaması idi. mal mal geziyorsunuz işte içeride. saçma sapan levhaları okuyorsunuz: üzgün kadın başı ! gibi. bu kadar esere yazıktır günhatır be abiler.



yukarıda ilkay'ın arkasındaki meşhur soteria mozaik'i. burada tabi ki kendi çapımda bir mozaik katalogu oluşturmayacağım. ama gittiğimizi, gördüğümüzü belgeleyeceğim. ne halta yarayacak bilmem! soteria mozaiki 977 yılından kalma. bir evin banyosunun zeminiymiş. ne zevk!



bu mozaik müzesi dünyanın ikinci büyük mozaik müzesiymiş. birincisi tunus'taki bardo müzesi. inşallah orayı da görmek nasip olur. antakya'daki müze gerçekten büyük bir müze. ama yetersiz, özensiz. bu gerçek! iddialara göre zeugma antik kentinden sökülen mozaiklerle şenlendirilen gaziantep müzesi gayet işlevsel, güzel bir yermiş. antep'te yapılabiliyor da burada yapılamıyor mu yahu?


okeanos tethyhs mozaiki. okeanos, uranos'tan (gök) olma gaia'dan (yer) doğma 12 titan'dan biri. ama öyle tanrılıkla falan alakalı bir tip olmadığı için kenara çekilmiş. var olanların etrafını çevrelemiş. yani deniz tanrısı olmuş. en başta yunanlıların coğrafya bilgisine göre ilk önce her yeri çepeçevre saran dalgalı bir ırmakmış, sonra deniz olmuş, sonra da okyanus. hemen ardındaki kadın da kardeşi tethys. şuradan tanıyoruz; achilleus (aşil) troy'a (truva) karşı savaşıp savaşmamaya karar veremez. annesine danışmaya gider. annesi deniz kenarında kayalıklardan istirdiye midir mideye midir yoksa sıradan taş mıdır bilinmez bir şeyler topluyordur. eğer hatırlanmak istiyorsan, ismin sonsuza dek bilinsin istiyorsan troy senin yazgındır git yunanlıların yanında truvalılara karşı savaş der. işte o sahnedeki achilleus antik çanakkaleyi derdest edecek olan brad pitt iken annesi de tethis'tir. hahaha bu da böyle anlatılır :) . bir de ilkay'a hoş geebilecek bir bilgi; bu okeanos ile tethis kardeşler, ve bir çift oluşturuyorlar. bu birliktelikten nymph'ler ortaya çıkıyor. yani su perileri :)


yukarıdaki de sarhoş bir tanrıdır ki adı dionisos'tur. şarap tanrısıdır. bazen de baküs'tür. herşeyi boşverin de şu mozaikin güzelliğine bir bakın!


biz bu mozaike çok takıldık kaldık. hatta gülmekten kırıldık. mozaikin ismi "bahtiyar kambur"! barış'a göre kamburun neden bu kadar bahtiyar olduğu aşikar :)


müzedekimozaikler gerçekten çok güzel. günlerce elde bir rehberle gezilebilir. yunan mitolojisinin resmi geçiti resmen. sahneler hala görülebiliyorken bir gidip gezmek şart.


müzede sadece mozaikler yok. zaten resmi adı antakya arkeoloji müzesi. girişte hemen harika bir lahit karşılıyor. insanın ağzını sulandırıyor çünkü tüm müze bu kadar özenli diye düşünüyorsunuz. oysa yanıltıcı. neyse. moziklerden sonra içeride heykellerin, eski eşyaların ve sikkelerin olduğu bölümleri geziyorsunuz tek tek. keyifli...



müzenin son salonundaki oku takiben açık müze kısmına geçiyoruz:


binlerce yıllık mozaikler üzerinde yürüyorsunuz! o mozaikler dışarıda da sergileniyor! hiç bir koruma olmadan! müzenin dış duvarı üzerinde, bahçede. lahitlerin üzerine yağmur yağıyordu biz oradayken. ee yamur yağıyorsa dolu da yağıyor. el insaf!! bu kadar da olmaz.... 

müzede ne var ne yok diye üç kaynak vereyim -ki sağlam kaynaklar:




26-27 şubat 2010

Hiç yorum yok: