24 Aralık 2013

datça son liman


datça'ya ilk kez bizim ilk düğünden sonra gelmiştik. ne beğenmiştik. o günkü hayranlığımı hala hatırlarım. ilkay mutlaka buraya yerleşmeliyiz demişti pazar yerini dolaşırken. bir amca da emekli olmadan gelenleri dövüyoruz demişti. lafı elbet kıçından anladık. o gün bugündür emekli olacağız da datça'ya yerleşeceği diye bir hayalimiz var. aynı hayali kuran milyonlarca beyaz türk gibi biz de büyük şehrin bunaltıcılığından, kalabalığından yılmışız ve tabi ki aslında sakin, şirin ve huzurlu bir yaşam istiyoruz. aynı diğerleri gibi. ve aynı diğerleri gibi aslında geçerli çok da neden yokken kıçımızı büyük şehirlerden ayıramıyoruz. bu konudaki iki yüzlülükte müşterekiz çoğu kişiyle. iyi ki burada bir çoğunluk olabilmişiz. iyi ki... 


kıçımızı kaldıramamaktan muzdaripiz asıl. biz buraları ilk turladığımızda özlem yoktu tabi. o knidos'u ve datça'yı görmek istiyordu. tembellik işte knidos'a gitmedik ama datça'yı da pas geçmedik. gördük, yine dibimiz düştü, yine 'kesin gelinmeli' dedik, hatta arayıp fiyat alan bile oldu. sonra arabalara binip megaşehirlerimize geldik. 

yine palamutbükü!


kendi halinde ailecikler olarak palamutbükü'ne gitmiştik. daha öncesinde bazı seçenekleri el aldık. börtübed'in çok ıssız olduğunu, dalyan'ın çok rüzgarlı olduğunu, adrasan'ın çok sıcak olduğunu ve bodrum'un çok kalabalık olduğunu düşündüğümüzden palamutbükü'ne gittik. ben bu tercihin bizim kızlar için pek uygun olmadığını düşünüyordum aslında. ama zaten fark etmezmiş. bizim kız bir yandan, defne öte yandan hastalanıp, huysuzlanıp durdular sürekli. çoğumuz pek bir şey anlayamadık tatilden. pek tatil olmadı. ama eğlendik mi? evet :)


3 Aralık 2013

beyşehir & eğirdir gölü




konya sonrası yolumuzu biraz daha dolandırdık. benim niyetim vardı zaten ama bir de denizli'den beyşehir üstünden gelsinler, o yol güzel tavsiyesi gelince kaçınılmaz olan oldu. bozkırdan kurtulup bir an önce suya kavuşma arzusuyla yola düştük. yol uzadıkça uzadı. o sıcakta sonuçları biraz acı oldu..


2 Aralık 2013

kervansaraylar & obruk

ramazan bayramı sonrasında tatil yollarına düşecektik. kara kara düşündüm durdum çünkü hacıbektaş dediğin yerden palamutbükü dediğin yere neredeyse 1000 km (tam olarak 966 km) vardı ve hazreti google bana 14 saati öngörüyordu. ki bunun son 4-5 saatinin gökova, marmaris ve datça virajları olduğunu düşününce ürpermemek pek de mümkün değildi. kendimizi zorla denizli'de ağırlatmaya karar verdik. hani nereden baksan iki tane evimiz var orada...  


adetim kurusun, hemen geçeceğim rotayı planlamaya başladım. kaç senedir elimde atlas'ın verdiği türkiye kervansaraylar atlası vardı ve bunların bir çoğu benim gitmeyi planladığım hat üzerindeydi. tamam, doğrusu şu: rotayı bu kervansarayları görebilmek için böyle planladım. herkesi de ikna ettim bu fikre. hiç de zorlanmadım doğrusu. demek ki neymiş? bir geziye çıkarken kimle gezeceğine dikkat etmen gerekirmiş.. malumun ilamı (çok seviyorum bunu demeyi)...