güherçileyi (artık yazmadığım blogum) aktif tutmayı çok istemiştim ama birden kendime gelip gördüm ki benim o kadar zamanım da yokmuş enerjim de! ben de 2012 toplamını ikiye böleyim, kitaba karşı hissettiklerimi iki kısa cümleyle yazayım dedim. ondan oldu bu gevezelik. katlanın artık ne diyeyim?
islam nedir? muhammed kimdir? - ali şeriati
güherçile'de bu kitap hakkında bir şeyler yazmıştım (link). hatta bu konu üzerine 'konuk yazar' bile almıştım: şeriati üzerine. şimdi dönüp bakıyorum da orada yazdıklarım üzerine daha bir çuval laf edebilirim şu an. ama söyletmeye çalışanlara inat söylemeyeceğim. o işler sizin bildiğiniz gibi değil diyeyim sadece...
üç beş kişi - adalet ağaoğlu
yanılmıyorsam bu okuduğum ikinci adalet ağaoğlu kitabı. eskişehir ankara hattında 3-4 kişiyi anlatıyor. ankara'nın cemiyet hayatı, eskişehir'in yükselen burjuvazisi, her yerde boy veren sınıf öfkesi. tamam sulandırmayayım. ama benim gibi kitap okurken sabırsızlanıp 'hadi artık şu adam da varsın artık gittiği yere' diyebilecek bir adamı bile susturdu. bu büyük anlatıcıya ne diyeyim?
yozlaşmamış kedi - terry pratchett & gray jolliffe
bir insan evdeki kedi(ler)den artık illallah dediyse hiç durmasın bu kitabı okusun. bir kediyle neden yaşanır, aslında o kedi nedir sorusuna verilen yanıt bir ihtimal o kedinin tüyüne, tırnağına, mızmızlığına, huysuzluğuna, kusmuğuna ve de bokuna belki deva olur. bir umut işte! yoksa ben okudum ama evdeki devasa tüy yumağına yukarıdaki sabır veriyor da katlanabiliyorum galiba.
children of god - mary doria russell
serçe’nin devamını metis’in keyfi çatacak da çevirip basacak?! ilk kitapta ha tamam anladım dediğimiz her şey bizim antroposentrizimizden nasip almışmış oysa. ne kadar yanlış anlamışız her şeyi. kültürel görelilik denilen şeyin asıl ne olduğunu gezegenler arası boyutta anlamak gerekirmiş oysa. ilk kitap nasıl ‘doğal’ ise bu kitap da o denli ‘basit’. okumayanlar çatlasın!
the skull - philip k. dick
çok klasik derdim eğer ki en başta yazılan bu kısa öykü olmasaydı. hapisteki amcaya bir işi kabul ederse özgür bırakılacağı söyleniyor. sonra bindirip bir zaman kapsülüne, gerisingeri gönderiyorlar geçmişe. dünyayı değiştirecek devrimci yeni bir din getirecek adamı öldürmesi lazım. bilin bakalım o adam aslında kim?
son adım - ayhan geçgin
ürkütücü bir tarzı var bu kitabın. allah aşkına artık 2. Tekil şahısla konuşma! bana 'geldin', 'gittin', 'yedin', 'dedin' deme! bırak da aramızdaki o yabancılaşma mesafesi korunsun. ben konformistin tekiyim o olayları yaşamayı değil uzaktan dinlemeyi severim. ben senin romanının kahramanı değilim ey ayhan! ve artık o babaannen de ölsün! yoksa babaannem mi diyeyim? yılın en büyük açmazı sensin. seni okumakla iyi mi ettim kötü mü ettim hala düşünmekteyim ya ayhan!
lamekan - murat küçük
osmanlı zamanındaki toplum aslında iyiydi de kötü niyetli adamlar içine etti düşünce ekolünden bu roman. iyisiyle kötüsüyle bir bektaşi dergahının postnişi öldürülüyor, olayı çözmek isteyen biri de dergaha dalıyor. kitapta bektaşisi, alevi türkmeni, rumu, ermenisi ha bir de osmanlı sosyalist fırkasından iştirakçiler var. uyum içindeler maşallah. ah bir de o her ortaya çıkışları kötülükle, şiddetseverlikle, ihanetle anılan o pis/kaka sünniler olmasaydı! romanda sünnilerin göründükleri sayfalara bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız!
arıza babaların çatlak kızları - ayten kaya görgün
içanadolu'nun çeşitli yerlerinden mürekkep bir kitle ankara yamaçlarındaki gecekondularında yaşama tutunma savaşı veriyor. cins cins aileler ve onların isyan edebilir kızları. olabilir de o dediğin şekilde olmaz be! anakronizmden muzdarip bir roman. o zamanlarda kadın hareketinin öyle olmadığı; daha doğrusu gelsin devlet gelsin baba söylemini harekete geçiren bir politik olgunluğa erişmediği kayıtlara geçsin…
the variable man - philip k. dick
1. dünya savaşından sonra her şeyi tamir edebilme yeteneğine haiz bir adam zaman baloncuğu ile hatayla şimdiki gelecek zamana getiriliyor. bu gelecekte dünyadan dışarı genişlemek isteyen iyiler var, bir de onları o dünyadan çıkartmayan kötüler. aralarında istatistiki savaş var. sürekli olarak karşılıklı teknoloji geliştirip kazanma olasılığına bakıyorlar. ne zaman ki olasılık bu dünyadakiler lehine olacak, o zaman gerçek savaş başlayacak. bu tamirci bütün işleri değiştiriyor çünkü teknolojinin ileri olduğu yerde artık tamirci yoktur. pkd işte..
toprak kovgunları - kemal ateş
yine içanadolu'nun bilimum yerinden millet toplanıp ankara’nın yamaçlarında toplanıp yeni bir yaşam için didinip duruyorlar. artık ankara’dan ne umuyorlarsa. kendi gecekondusunu yapmak için orayı burayı kolaçan eden bir adam var. onun ailesi, arkadaşları ve de hemşehrileri. bırakıp gelemedikleri gelenekleri, peşlerine takılan ahlakilikleri ile birlikte nasıl yeni bir yaşam olamıyor işte onun öyküsü. çok gerçek! ve çok üzücü!
the lifecycle of software objects - ted chang
bir grup bilim adamı kapitalist kar amacının olduğu yerde bilinci geliştirilebilir veya bilinç geliştirebilir oyuncaklar yapmaya karar veriyorlar. cyberpunk ortamlarda geçiyormuş gibi görünen ama aslında tron’un siberliğinden öte gidemeyen acınası bir macera. sırf öyle istendi diye siber-gerçekliği ve bildiğimiz gerçekliği sorguladık; o da öykünün felsefi yönü varmış gibi yapalım diye. belki ben anlamamışımdır. ödüllü bir öyküymüş aslında...
kurma kız - paolo bacigulapi
bilimsel ilerlemenin tavan yaptığı ama teknolojik gerilemenin hüküm sürdüğü, katmanlaşma ve sınıflaşmanın devasa ölçülere ulaştığı, ekonomik iyiliğin artık ne demek olduğunun pek anlaşılamadığı ama her nasılsa emperyalizm ve hatta sömürgeciliğin egemen olduğu bir dünyada zavallı çinliler, japonlar, taylandlılar ve malezyalılar birbirine girer. görevi insanoğlunun her türlü cinsel talebini tatmin etmekle sınırlı olan bir sex-machine kendini özgürleştirme mücadelesine girer. çevirisine rağmen çok sağlam kitap…
tatlı rüyalar - apler canıgüz
psiko absürd ve romantik bir komedi işte. öyle derinlikli roman okuyacağım da bir level atlayacağım diyenler okumasın bir kaşık suda boğulurlar, dilin tadını çıkartacağım, kurguda akıp gideceğim diyenler de hemen okusun. kitap öyle sabun köpüğü popüler bir kitap değil yanlış anlaşılmasın ama her şeyi gereğinden fazla ciddiye alanlara da o sabunla bir şeyler yapmaya hazır bir kitap. fazla söze daha ne gerek? keyifle okuyun benden demesi.
sinek ısırıklarının müellifi - barış bıçakçı
kesinlikle bu sene okuduğum en iyi kitap! kitap yazan, yayınlansın diye bir yayınevine gönderen ve sürekli oradan gelecek yanıtı bekleyen bir yazar var. eryaman’da ikamet etmekte. sevgilisiyle, komşu kadınla, onun yazar adayı torunuyla konuşuyor. anlatılan senin hikayen denir ya, öyle işte gerçekten… kirletmeden, sustum...
bababa bebebe entelektüel babanın el-kol kitabı - ali mert
ortak dertlerimiz yokmuş. o kadar mekanik bakamadım ben yavruma.. insan çocuğuna bakarken bak ne kadar evrim bak bi o kadar da devrim der mi? hiç hissiyatımız ortaklaşamamış bu entelektüel babayla. ileride kızımı oğluna istese vermem.
sıska bacaklar - tom robbins
konserve kutusu, eski yırtık çorap, tatlı kaşığı gibi eksantrik aletler yanlarındaki kutsal emanetlerle kudüs’e gitmeye çalışıyorlar. bu eşsiz grubun kaderi ressam olmaya hevesli bir kadın ile onun redneck hödüğü kocası ile kesişiyor. devran dönüp giderken o koca büyük bir modern sanat aktivisti olurken, bu kadın new york’ta bir filistinliyle bir israillinin işlettiği bir lokantada garsonluk yapmaya başlıyor. lokantada bir de göbek dansı yapan lübnanlı biri var. herkes cümbürcemaat o soyunsun, son tül düşsün diye bekliyor. okuduğum en politik romanlardan biri!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder