floransa'da toplantı olacakmış, davetliymişiz, davete icabet için görevlendirilmişiz. hay bin kunduz! "ben daha yeni gitmiştim floransa'ya" demek ayıp kaçacaktı, o yüzden sustum, sineye çektim. hele uçak biletinin bologna'dan alındığını duyunca, eyvah, dedim, ilkay yine kızacak! ama devlet görevi. seçenek yok. gittik bologna'ya da...
bologna diyorum bolonya değil. belki dogrusu o ama bolonya diye yazımı garip geliyor bana.
gitmeden önce çok olmasa da bir şeyler okumuştum bologna hakkında. tarihi, kültürü vs. değil tabi ki; nerede ne görülür okuması. burada sadece 4-5 saatimiz vardı ve yanımda her zamanki yol arkadaşım drkk ve iki kişi daha vardı. o yüzden gezintiyi olabildiğince turistik tutmak zorundaydım. garda valizleri emanete bıraktık ve ana merkeze doğru yola çıktık.
en baştan karakterini gösterdi bologna. cidden de eskiymiş, darmış ve de turuncuymuş! hızla geçtik sokakları. bok yetiştiriyoruz ya. mızlanmaları da çekmek zorunda kaldım: taksi tutsaymışız olmaz mıymış.. ben bu insan denilen mahlukatı anlama konusunda günden güne geriye gidiyorum. ya arkadaş sana peşime takıl da bologna'yı gez diyen oldu mu?
nihayet piazza maggiore'ye geldik. kentin merkezi. doğru düzgün bi fotoğrafını bulamadım nette. ben de çekememişim. etrafı katedralle, belediye binasıyla, galerilerle çevrili, heykelleri ve çeşmeleriyle güzel bi meydan. virtuel tura şuradan erişebilirsiniz: link.
bizim elemanlar şöyle bi etraflarına bakındılar. beğenmez bir dudak bükmeyle "e bu kadar mı?" dediler. tabi ben yüz kez geldim gittim ve de "bologna şahane bir yer, görmezseniz ölümü görün" dedim ya.. dedim bu böyle olmayacak, bi şekilde satmam gerek. yoksa delireceğim.
panaromada görünen yarısı bitmiş geri kalanı inşaat halindeymiş gibi görünen kilise bologna katedrali. yani san petronio bazilikası. ben oraya yöneldiğimde, "ne varmış ki orada görülecek" diyen ekip arkadaşlarımı bi silkeleme manevrası yaptım, işe yaramadı. neyse ki girişte 3 € alıyorlardı da benim yapamadığımı para yaptı, cimrilikleri beni kurtardı..
wiki |
koccaman, evet gerçekten ebat olarak devasa bi katedral. siena duomosuna benzer bir hikayesi var. zamanının en büyük kilisesini yapmak üzere işe koyuluyor bologna ahalisi. vatikan'ın uyarılarını dinlemiyorlar. imece usulü büyüyor inşaat. şu yukarıda görünen nef (ana koridor) aslında latin haçının kısa kısmı olacakmış ama vatikan haçın asıl uzanacağı bölümünü yani planlanan nefi engellemek için tam o bölgeye bi rahip okulu kompleksi kuruyor. okul yıkılamayacağı için proje çöküyor. o kısa kısmı ana koridor yapıp kiliseyi bitiriyorlar. ama yine de hala dünyadaki en büyük gotik tuğla kilise. ayrıca bir kent vatandaşlarının kimseden destek almadan yaptıkları ender kiliselerden. 1950'lara kadar 'commune' idaresindeymiş, sonra belediyeye devredilmiş, 2000'lerde anca vatikan'a verilmiş, onlar da piskopos atamışlar.
kilise İtalya'da gördüğüm diğer kiliselere nazaran sade. şapelleri için aynı şeyler geçerli değil elbet. mesela şu yukarıdaki giovanni de modena'nın iv. şapeldeki cehennem tasviri (inferno) çok ünlü. korkunç mu? floransa duomo'su kubbesinde gördüklerimizden çok değil. ünü şuradan geliyor:
burada zebaninin eziyet ettiği kişi machomet, yani muhammed. bu cehennem tasviri de dante'den alınma -ki kendisi bologna üniversitesi öğrencisiymiş. eh ilahi komedya da muhammed'den çok iyi bahsetmez. denirmiş ki italya'dan yola çıkan haçlı kafileleri bu katedrale bi uğrarlarmış. 2002 ve 2006'da iki kez saldırı girişiminde bulunulmuş bu katedrale. el kaideli bir grup burayı havaya uçurmaya çalışmış sembolik öneminden dolayı..
bologna geçmişi itibarıyla toplumcu ve antifaşist bir kent. hala öyle olduğu da söylenir. mussolini'nin faşistlerine ciddi direniş gösteren kentlerden biri. meydandaki anıtta partizanların fotoğrafları sergileniyor.
piazza maggiore dikilmek için dahi güzel bir meydan. etrafındakileri gezme fırsatım olsaydı keşke. yanımdaki fazladan iki kişi üstü açık otobüsle bologna turu yapmaya karar verdiler. iyi ki. yine dayanamayıp bologna sokaklarında otobüs girmez dedim ama dinlemediler. bana neyse? biz de asinelli kulesine çıkmaya karar verdik drkk ile.
kesinlikle çok karakterli bu kent. evleri, sokakları ve de koridorları...
ikiz kuleler. sağdaki asinelli kulesi, soldaki garisenda kulesi. kentte kalakalmış 20 kuleden ikisi. fotoğrafta belli değil ama ikisi de eğik, hem de 2 metre yana yatmış. eskiden şöyleymiş kentin silüeti:
ortaçağ bologna'sında 80-100 arasında kule olduğu varsayılıyor. kentin zenginleri yaptırırmış bunları. bir prestij göstergesi olduğu düşünülmüş en başta. sonra başka ve daha makul sebepleri olabileceği düşünülmüş.kent habire savaşın ve istilasnın ortasında kaldığı için ahalisi kenti surlarla çevrelemiş. surların ötesini görebilmek için kuleler yapmaya başlamışlar. sonra kuleler başka işlevlere bürünmüş. kulelere erzak ve de hazine yığınca surların durduramadığı düşmanların istilası sırasında sığındıkları bir yer oluyormuş aylarca. ortaçağ italyasında sık sık el değiştirmeler olduğu için dost güçlerden biri gelip kurtarana kadar sığınıyorlarmış oraya. sonradan mahkumları koydukları da olmuş kulelere (rapunzel?). daha sonraları da beriki kendi kulesini ötekininkiyle karşılaştırmış belli ki.
san petronius. bologna'nın azizi... romalı paganken kutsal kudüs'ü ziyaret edip hristiyanlığı kabul ediyor. papa da onu piskopos ilan ediyor. yanılmıyorsam bologna'nın ilk psikoposu...
asinelli kulesi italya'da eskilerden kalan en yüksek kule. gerçekten fiziksel güç sınırlarını zorlayan ve eğik olması nedeniyle de korkutan bir kule. inat bu ya, çıkıcaz dedik, çıktık..
millet ne dilemek için para bırakmış bu kuledeki ender pencerelere bilmem ama ben cebimdeki 10 sentle sağ salim yukarı çıkabilmeyi diledim.
güzel.. siena kadar olmasa da floransa'dan daha güzel.. fotoğrafa bakmayın siz. ben güneşin alnında çıktım buraya. fırsatınız olursa ve de totonuza güveniyorsanız çıkın!
kalan kulelerden bir kaçı... arkada daha yeni bologna var. tabi bi turist olarak oraları görmezden geliyoruz. işin aslı, eski şehir küçük. görülesi çok şey var ama gezmek için yürümek yeterli. gerçi biz hiç bi yerde toplu taşıma kullanmadık ya :)
değişik fotoğraf çekicem ya, diğer kuleyi gölgesi şehrin üstüne düşmüşken çekeyim derdindeyim. fotoğraf makinesi çantası elimden fırladı. tam düşerken tuttum ama lenslerden birinin kapağı aşağı uçtu. acaba ne hızla aşağı düşer? acaba birinin kafasına gelse ne olur? --böyle bi bölümü vardı myth busters'ın. empire state'in tepesinden bi senti aşağı bırakınca n'oluyordu orada? inince baktım sağa sola. tabi ki bulamadım. bologna'ya benim de bi katkım olsun, dedim.
benim turuncu dediğime bakmayın. çoğu yerde bologna 'kızıl kent' olarak geçiyor. hem kent yapısından hem de siyasal yapısından dolayı.
nereye gideceğimiz bilmeden yürümeye başladık. elbetteki portico'ların altından. bizim revak dediğimiz yapı. tüm sokaklar bunlarla kaplı. öyle ki eski kentte kaldırım yok! güneşin ve yağmurun kentin sosyal yaşamı sekteye uğratmasını böyle engellemişler. sürekli bir yerin altında gitme düşüncesi aslında hiç hoş değil. ama bunu bir sanat eseri gibi işleyince,.. ben beğendim çok.
her birinin stili de farklı. gelince internette gezinirken gördüm: bologna porticoları turu varmış. orada görülmesi gereken porticoların neredeyse hiç birini görmemişim ben. üzüldüm. bunu öğreninceye kadar gördüklerimle gayet hoşnuttum. cehalet mutlulukmuş..
yürüye yürüye piazza santa stefano'ya vardık. ismini tam karşıdaki santa stefano bazilikasından alan üçgen şeklinde, sağında solunda bolognalı aristokrat ailelerin malikanelerinin olduğu bana huzur veren meydan.
kuleye in çık bizi çok yormuştu. hava serinlemişti. trafik denen şey yoktu. huzurumun sebepleri. etraftaki mekanların birine oturup soğuk bir şeyler içmeye niyetlendim ama harcırah vermedikleri için çok züğürttüm, vazgeçmek zorunda kaldık. drkk içeri girmese de ben gelmişken bazilikayı göreceğim diye tutturdum.
iyi yapmışım. sette chiese olarak da biliniyormuş burası. yani yedi kilise. san petronio kudüs'ü görüp imrendikten sonra burada mısır tanrısı isis'e adanmış bir tapınağın üzerine bir kilise kurmaya karar vermiş. gördüğünde kudüs'teki kutsal kabir kilisesini anımsatsın diye 'böyle' olmasını tasarlamış. gerçeğini görmediğim için ne kadar anımsattığını bilemem tabi, görenler söylesin (misal sn.demirci).
eskiden yedi ayrı kilise olsa da sonraki lombardialıların işgali döneminde dört kilise kalmış burada. hepsi avlularla birbirine bağlı ve her avlu birbirinden farklı.
vaftizhane. eskiden kiliseymiş. lombardiyalılara kadar. sadece bu vaftizhane için olsa bile gezilir burası. kiliselerin içinde pek bir şey yok. belki de küdustekilere benzesin diyedir.
doyamadım...
istanbul'da kaldırım yok diye şikayet ederdim...
sokakları çok hareketli ve de eğlenceli. biz gittiğimizde bir de alışveriş festivali vardı.
yeniden piazza maggiore'ye geldik. yiyecek bir şeyler bulmamız gerek.
fontana di nettuno. neptün çeşmesi. floransa'da da vardı ya bi neptün çeşmesi, hatırladınız mı? o işe talip olan giambologna namlı flemenk o işi alamayınca gelmiş sanatını ispat için bu çeşmeyi tasarlamış. kaidenin üzerindeki köşelerdeki dört çocuk dört nehri simgelermiş. hatırladınız mı? piazza navona.. bunlar bizim çarşı camii, atatürk lisesi kabilinden anlaşılan :)
nereidler. gaia ile pontos'tan olma iyi yürekli tanrı nereus ile okeanus'un kızı doris'in birlikteliğinden 50 kızları olur: nereidler. denizin altında gümüş mağaralarda yaşayan bu su altı perileri denizlerde zora düşenlere yardımcı olurlar -mış. bu çeşmedeki pozları bu hikayeye dair ne diyor epek emin değilim.
seslerini takip ede ede buldum bu grubu. star wars tema müziğini çalıyorlardı. kaçar mı hiç?
drkk ile birlikteyiz; bu da o şehrin applestore'una denk gelinirse mutlaka uğrama zorunluluğu demek. sonuç; abd'de daha ucuz :)
bu adam çok eğlendirdi beni
artık dönüş zamanı. montagnola parkında kısa bir yürüyüşten sonra trene bindik. sanıyorduk ki etrafa baka baka emilia-romagna'yı, toskana'yı göreceğiz. nerdeee... o tren onca yolu yeraltından gitti. floransa'ya indiğimizde akşam olmuştu.
bologna'da bolonez soslu makarna yiyecek fırsatımız yoktu. biz de floransa usulü spagetti yedik.
19 ekim 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder