en başta bir itiraf: yıldırım fotoğrafı çekmekten zerre anlamam. nasıl ayar yapılırı bilirim de neye göre yapılır onu pek bilmem. tek bildiğim şey tripodun olacak, fotoğraf makinesinin enstanesi bulb modunda olacak ve tercihen kablolu ya da uzaktan kumanda olacak. o kadar çok fotoğrafı netliği tahammül sınırının altında diye harcadım ki inanamazsınız. zira bu yıldırım nerede ve ne zaman çakacağı belirsiz. siz ha deyip başladıktan 2-3 saniye sonra bulb'ı bitirmek zorunda kalabiliyorsunuz. bu da en baştaki deklanşöre basarken yarattığınız sarsıntıyı fotoğraf için ölümcül kılıyor. ben o yüzden denedim babam denedim. çakan şimşekleri ve düşen yıldırımları yakalamaya başladıkça daha eğlenceli oldu. bir yerden sonra dert makineyi ıslatmamak ve o 'fırtına'nın biraz daha sürmesi için dua etmek. ben bunları yarım saat içinde çektim.
bu, makineyi aldığım ilk zamanlar kurcalarken yakaladığım bir yıldırımdı. 2009'dan gelsin :)
ISO 100, f/8.0 30 sn (picasa ile kontrast arttırıldı)
ISO 100, f/6.3 30 sn
ISO 100, f/5.0 15 sn
ISO 100, f/13.0 30sn
ISO 100, f/8.0 41sn
en beğendiğim. ISO 100, f/8.0 4sn
ISO 100, f/8.0 30sn
ISO 100 f/4.5 8sn
ISO 100 f/4.5 10sn
ISO 100, f/9.0 11sn
gökyüzünün rengindeki değişim benim fotoğrafı çekerken ayarlarımdan da oldu, sonraki müdahalelerim yüzünden de. ama en çok yağmurun nerede yağdığına göre değişti. mesela ilk (kapak) fotoğrafta anıtkabir görebildiğim son noktaydı; son fotoğraflarda ise ankara'nın sırtlarını da görebildim. yıldırım bazen kente de düştü (yansın bitsin bu şehir!), dağların ardına da. varyasyonu bol bir geceydi.
tarih: 19 eylül 2012
1 yorum:
Çok güzel yakalamışsınız tebrikler :)
Yorum Gönder