3 Ocak 2014

2013 kitapları I


masumlar - burhan sönmez
biri haymana ovasında diğeri cambridge'de geçen iki ayrı hikaye var. tabi ki birbirine girmiş şekilde anlatılıyor. aynı yazarın kitabın haymana bölümlerini uçurması ama cambridge bölümlerinde klişelerle sarmaş dolaş olması şaşırtıcı. öykülemesini sevdiğim ama kurgusundan hiç hazzetmediğim bir kitaptı. ama güzel okunur, dolu dolu bir kitap ne olursa olsun...

kara kefali - gediz akdeniz
korka korka sayfasını açtım. korktuğum başıma geldi. bir türlü geçemedim o sayfaları. atomların görünürdeki dolaşımları düzenli midir, düzensiz mi? kaos'un kendisi düzenlilik midir? ya istanbul? ya roman? veyahut postmodern bir roman(ımsı)da resmedilen istanbul'da gıynaşıp duran atomlar? okuyamadım. anlaşamadık kitapla...

hayatta kalma güncesi - doris lessing
bir kent var. bir şekilde kaynakları tüketilmiş. tüm altyapısı çökmüş, üst yapısı da köhneleşmiş. anarşik bir oluş hali içerisindeki bir kent işte. azıcık şizofrenik bir kadına bir çocuk emanet edilir ve o çocuk büyümeye başlar. kent sürekli evrilir durur: bahçecilik yapan komünal çocuk çeteleri ortaya çıkar, çetecilik yapan eşkiya çocuk komünleri de. bir yerden bir yere, bir durumdan diğer duruma geçer dururlar. anarşizmden çok arkaik bir anarşik durum halinde olur bunlar. bu gerilimle çok güzel oynuyor lessing. kitap doris lessing'in terörist'ini de hatırlattı bana, murathan mungan'ın yüksek topuklar'ını da...



yaşlı adamın savaşı - john scalzi
çok amerikan bir bilimkurgu. john perry diye bir amca var. 75 yaşında. adet olduğu üzere ölmek yerine orduya yazılır ve evreni kurtarmak üzere savaşa katılır. kahraman olmak genlerinde yazılıdır sanki. ama yeni verilen yeşil bedenindeki genlerinde. haa, bir de acayip empatik yetenekleri olan gönül gözü açık bir amca. evrenin umudu. eğlencelik bilimkurgu. serinin diğer kitapları da çıkmış...






türkü söylüyor otlar - doris lessing
mary diye şımarık bir kadın var beyazların rodezya'sında. cemiyet hayatında mutlu mesut yaşayıp gidiyorken kendi halinde ama beyazbir  çiftçi ona ilgi gösterince onunla evleniyor. afrika'nın ortasında olabildiğince sıkıcı, tekdüze ve fakir bir hayatı yaşamaya başlıyor. beyazlar için fakir elbette, yoksa zenci hizmetçileri var ve mary diğer beyazlar gibi zencilerden nefret ediyor. çok iyi anlatılmış bir öykü. mary sıkıladursun, okuyan sıkılmıyor işte. ve oh olsun sana mary!

ubik - philip k. dick
bir misyon için ayda bir araya getirilmiş psişikler tam kendilerinin tuzağa düşürüldüklerini anladıkları an bir bomba patlıyor. ekibin başı runciter ölüyor. joe chip de adamın bedenini isviçre'ye yarı-yaşamdaki karısı ella'nın yanına götürmek istiyor. ondan geriye ne kaldıysa yaşasın diye. işler ilerliyor da kimin ölü kimin canlı olduğu iyice giriyor birbirine. bunda sorun yok. pkd'de her şey birbirine girer çünkü. ama bir de çevirinin bu yükü kaldıramadığını hissederseniz her şey daha da çok karışıyor. mümkünse orjinalinden okuyun. bunu yapabilecekseniz şunu da bir okuyun: ubik - the deconstruction of bourgeoise sf

ölüm pornosu - chuck palahniuk
bir zamanların yasaklı kitabı. orjinal ismi snuff. satış derdiyle mi adı ölüm pornosu olmuş bilmem ama içerikle gayet uyumlu. cassy wright adında emeklilik zamanı gelmiş bir porno yıldızı mesleği zirvede bitirmek için dünya rekoru kırmaya karar veriyor. bir seferde 600 erkekle birlikte olacak ve bu da porno severlerin koleksiyonu için bulunmaz bir nimet olacak. sırasını bekleyen 3 erkeğin gözüyle bu müthiş hadise anlatılıyor. öyle ahlak sorgulaması vs. beklemeyin. yok. ya da ben bulamadım. ama sizi azdıracak bir şey de beklemeyin. porntube, redtube neyinize yetmiyor?

cehenneme iniş için açıklama - doris lessing
üçüncü kez başladığım bu kitapta yine 25. sayfadan öteye geçemedim. her zamankinden farklı yazmış doris abla. serbest akış yöntemi diyorlarmış. bende akamadı. pardon...


deniz kenarında pazartesi - nazlı eray
türk edebiyatında da fantastiğe yer varmış dedirtti bana (türk edebiyatında fantastiğe de yer varmış?).  muhtemeldir ki bu onun en iyi kitapları arasında bile değil. olsun. tarzını sevdim. günlük gibi bu kitap. baş kahramanı habire çalıp duran bir telefon. başka da bir şey hatırlamıyorum nedense. oysa bitirir bitirmez diğer kitaplarını da okuyacağım demiştim. sözüm söz...

müslüman din adamlarına 19 soru - edip yüksel
ben bu adamı ta ceviz kabuğu dönemlerinden bilirim. o zamanlar asıl ne dediğini bir türlü çözememiştim. neyse. 19 mucizesinin savunucularından. ama bu kitapta onunla ilgili bir şey yok. 19 temel soru var. şu anki haliyle  islamın olmazsa olmaz olan asıl kaidelerinin sorgulanışı. temel iddia şu: götünüzden din uydurmayın, asıl islam bu değil...

islami reform için manifesto - edip yüksel
buhari adında birinin 200 sene sonra kalkıp buhara kentinden arap coğrafyasına gelmesi, orada sağdan soldan 600bin hadis toplaması, bunlardan 2762'sini sahih kabul edip kitabına koyması (duyduklarının %99.54'ünü elemiş demek ki), bütün islam fıkhının neredeyse bunun gibi hadisçilere dayanması islamın şu anki haline sebeptir der bu kitap. sünni ve şii farketmez, hadisler bu kadar şüpheliyken ve kuran bu kadar gözden uzak tutulmuşken, yapılabilecek yegane şey hadisi/sünneti reddedip dinini allah'a özgülemek ve kuran'dan başka kaynak tanımamaktır der bu kitap. insana zorla parantezsiz kuran tercümeleri okutturacak bu kitap. islam adına kötü bilinen ne varsa hepsinin nedeni hadis ve sünnettir, hatta ülemalar, hocalar, şeyhlerdir diyor bu adam.

yüksek şatodaki adam - philip k. dick
2. dünya savaşını japonlar ve almanlar kazanmış. robert shildan isimli bir amerikalı bir şirket kurmuş. japon parababalarına otantik amerikan antikaları satıyor. frank frink de ona antika imal edip satıyor. gizli yahudi. bir isveçli var. nazilerin gizli planlarını japonlara haber verme niyetinde. frank'ın karısı juliane var. italyan bi kamyoncuyla sevişip bir yazarı bulmaya çalışıyor. yazar 'ya savaşı amerikalılar kazansaydı' temalı bir kitap yazıyor. ama o alternatifin şimdiki gerçekle alakası yok. pkd'nin okuduğum en aksiyonlu kitabı. keyifle okuyunuz...


cebelavi sokağının çocukları - necib mahfuz
hiç ölmeyen bir adam var: cebelavi. sonra çocukları oluyor. evden kovulunca hemen babalarının dibine yeni ev yapıyorlar. kalabalıklaşıyor sokak. çocuklar ölüp gidince düzen bozuluyor. bir adam çıkıyor, sokağa sulh geliyor. sonra o da ölüp gidiyor. yeni bir adam geliyor, sokağa huzur geliyor, o da ölünce yine düzen bozuluyor. bu süreç böyle gelip giderken cebelavi köşkünden olup bitenleri seyrediyor. güzel. okuduktan sonra üzerine yazılanları okumak daha da güzel.

saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar
türk edebiyatında bu kadar alıntı yapılan bir kitap var mı ki başka? daha önce nasıl okuyamadığıma hayret ettim. okumam için tam oradaki absürdlükleri şimdi burada yaşamam gerekiyormuş. belki de memurlukta biraz daha pişmem gerekiyormuş. demek ki oldum; çünkü okudum.

neuromancer - william gibson
kitabı yarıda kesip fırlattıktan sonra interneti taradım da rahatladım. çevirisi bir çöp! okumayın. okutmayın. çevirmenine bir, redaksiyonuna iki, yayıncısına üç! o kadar. koskoca bir cyberpunk eseri boka çevirmişsiniz. altıkırkbeşin son zamanlardaki kepaze çevirilerinden bir tane daha. artık ne olur cyberpunkları 6:45 çevirmesin diye dua eder olduk. ne yazık ki diğerleri de çevirmeye çok niyetli değil. talihsizlik işte...

mihman - akif kurtuluş
yılın okuduğum en iyi telif kitabı. bir ilk roman olmasına rağmen --ve bir sürü naiflik taşımasına rağmen--, bir gerçek kitabı. bir mit ajanıyla ismi aynı olan bir avukat pkk tarafından kaçırılır. bu avukatın bir arkadaşının çocuğu askerdeyken şehit olur. bu çocuğun annesi oğlunun öldüğü çatışmada ölen gerillaların annelerine ulaşmaya çalışır... kurgusunu falan geçtim; bu çok aklıselim yazılmış dengeli, güzel bir kitap. sulu zırtlak da olmamayı başarmış, propagandatif olmamayı da. dediğim gibi biraz naif, ama sahici..  

Hiç yorum yok: