5 Mayıs 2012

dc'de 2-3. günler


başlık bulamadım. sözün özü: dc'de etkinliğin gerçekleştirildiği otelde kaldığımız için daha çok insanlarla vakit geçirdim. her birine sonsuz teşekkürler. sayelerinde bufalo da yedim jumbo karides de hatta istiridyeli italyan usulü makarna da :) alkole düşkün olduğumu düşünmüş olsalar gerek ki pek boş bırakmadılar beni. artık nasıl bir izlenim bıraktıysam :) . velhasıl kelam bi ilk gün gezdik, bir de son gün. bu fotolarda arada çektiklerim.





gelenekselleştiği üzere yine gün doğarken ayaktayım. onca yorgunluğa iyi uyanıyoruz aslında..



havaalanı




yılın ilk karı.. şans mıdır bilmem 2010'un ilk karını ottawa'da görmüştüm, 2011'in ilk karını da dc'de gördük. bakalım 2012'nin ilk karını nerede göreceğiz? san francisco'da kar yağıyor mu?


ilk gün ya, fırsat bulur bulmaz apple mağazasına gidiyoruz hemen. maum millete iphone alacağız. kaçıncı baskı ben de hatırlamıyorum artık...


avm... avm... avm...


yağmur başladı.. altta görünen pentagon. çok (ama gerçekten çok) büyük bir bina. dünyanın yekpare en büyük binasıymış.. önünden otoban geçiyor. geçerken çektim. şundan eminim ki yukarıdan görmedikçe o mekanın pentagon olduğunu ispatlayacak hiçbir şey olamaz.



ilk günün sonu..


2. gün temiz başlıyor. ve arkadaş bizi "çok ilginç ve güzel" diye bir yere götürüyor: bir süpermarket..


ilginç olan yanı çok büyük olması ve her türlü ıvırzıvırın olması değilmiş. burada taze meyve sebze varmış, hem de paketlenmemiş!


millet allah aşkına elimizdekinin değerini bilelim. yoksa iki patatesi çıplak gördü diye zıvıtan amerikalılılar gibi olacağız korkarım.


bu da onun için sıradan ama benim için ilginç olan bölümdü. markette sıcak yemek satılıyordu. tamam bizde de soğuk meze kabilinden şeyler satılıyor (tavuk/kelle çevirmeyi saymayalım şimdilik) ama bu kadar alelade şeyleri pişirip de satmıyorlar. yetmezmiş gibi marketin bir bölümünde oturup yiyiyorlar. sağlık yaşam konferansı için gittiğimiz yerin gıda niyetine tükettiklerine bakın hele!


otele döneceğiz artık. karşıda 'revolution cycles' diye mağaza görünce koşa koşa giriyorum. hani isim de güzel ya ucuza üstünde revolution yazan bi forma neyim bulursam diye. nerdeeee? abd'nin en pahalı bisiklet mağazası zincirlerinden biriymiş. 250$ altında forma, 2000$ altı bisiklet görmedim neredeyse.. ama çok hoştu..


taksici serime bir ek yapayım derken çok pis baktı amca. pıstım kaldım..

ve son gün gezimize çıkıyoruz..



amerikalılar çok zeki insanlar (!). bizim 4 kişi nasıl çalıştığını bir türlü anlayamadığımız makinelerden metro kartı alabiliyorlar. biz alamadık bir türlü :) loto makinesi gibi bir şey bu. çözemedik :) iyiliksever bir güvenlik görevlisi işkillenmiş olsa gerek ki yanımıza gelip n'aptığımız sordu. anlattık. iki cıkcıklandı. kartı alıverdi bize. sağolsun :)




27, 28, 29 ekim 2011...

Hiç yorum yok: