30 Temmuz 2015

pazar ayinleriyle vilnius

google'dan buldum, kaynak neresiydi?

"şehir küçükse küçük ama turlamak için çok da zamanımız yok. erken kalkalım" dedik ama bir önceki günün şaşkınlığı hala üzerimizde. sabahın 3 buçuğunda doğan güneşle birlikte bedenim hemen uyanma moduna geçti. iyi şartlamışım demek, güneş tepede, servis e5'te bostancı köprüsünde koş koş koşşş.. sonrasında tekrar uyumak hiç kolay olmadı. tamam artık kalktık kalkmasına da ne yiyeceğiz? mütevazi pansiyonumuz bize uyduruğundan continental breakfast bile vermediği için bir yer bulup meşhur mu meşhur patates kreplerinden yememiz gerekiyor.



derdimizi güç bela anlatabildik. yurtdışında kahvaltı sipariş etmek özel bi marifet. her seferinde inatla her yerin bizdeki gibi bir kahvaltı kültürü olmadığını unutuyorum. kahvaltı var mı? var. çay/kahve? var. tamam, donatıver abi masayı... 

24 Temmuz 2015

vilnius'da akşamlar olmasın!

öncelikle gidilecek yerler diye bi listem var ve bunların arasında litvanya hiç yoktu. iş iştir, bir proje peşinden litvanya'ya gitmem gerekti. ilkay'ı da ikna ettim bana katılmaya, hep beraber düştük yola.. gerçi, seçim telaşıyla bi yerleri tutuşmuş bürokrasimiz ve lanet olası vfs denen şirket bozuğu sağolsun, pek de kolay olmadı gidişimiz. her şeyi sn.demirci ve ışıl sayesinde anca son anda halledebildik..  


uçaktan gördüğümüz şey şuydu: her tarafı dümdüz olan ormanlarla kaplı bir arazinin ortasında boşluklar açıp şehir kurmuşlar, tarla yapmışlar. doğru düzgün çalışamadım, ülke hakkında o kadar az şey biliyorum ki o yüzden biraz gergindim buraya gelirken. umarım çok gezen çok okuyandan çok biliyordur...