4-5 kasım 2012'de ilkay'ın kahire'ye gitmesi gerekti.
kahire, giderken pasaporta ihtiyaç duyduğu ilk yerdi.
kızı bana bırakıp gitti, ilk kez kızımla geceli gündüzlü yalnız kaldık.
neşe ilk kez annesinden ayrı kaldı ve emmeden uyumak zorunda kaldı. herkesin tahminlerinin aksine biz iyi zaman geçirdik kızımla. anladık ki neşe'nin tüm nazı annesineymiş. ilk gece uyumakta zorlandı, sonra her şey yolundaydı. zaten ilkay da hemen çıktı geri geldi...
gezmek için değil de iş için gidince 'olduğu kadar' deyip geçiyorsun. ilkay'ın kahire gezisi aslında olmadı. sadece yarım günleri vardı gezmek için. onda da tercih yapıp meşhur kahire müzesini gezmişler. ben sanırım piramitlere giderdim... yukarıdaki ilkay'ın otel odasındanmış...
gitmeden o kadar tahrir meydanına git, levhasını bul altında fotoğraf çektir dedim. fırsatı olmamış. elindeki tahrir meydanına dair bir kaç fotodan biri yukarıdaki, diğeri de aşağıdaki
hiç gezememişler. zaten dediğine göre kahire sokakları da kadınlara pek güven vermiyormuş, öyle dedi. o yüzden çoğu fotoğraf hareket halindeyken çekilmiş.
oraya kadar gidip gezememek nolursa olsun kötü be...
ama bu müzeden çok memnun ayrılmışlar. aklında kalan onca altın malzemenin öylesine yığılı halde sergilenmesi... çok büyük ve inanılmaz bir müze imiş...
içeride fotoğraf yasakmış...
taklitçi ilkay :) otelden sabah pozu çekmiş..
bari nil'in önünde durup bir fotoğraf çektirseydin ya dedim..
çok çirkin bir şehir burası.. aynı buralar gibi...
oraya kadar gidip de kilise cami çekilmez mi?
zavallı ilkaycık neye denk geldiyse onu çekmiş, o da taksiden!
bir kıpti kilisesi...
adı belli olmayan bir camii...
bir dahaki sefere beni de götürürse bu şehri o zaman sevebilir. şimdi hiç sevmemiş.. müzesi hariç...
4-5 kasım 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder