31 Temmuz 2012

kara kula


az değil 10 senem geçti benim bu sokaklarda. hem de en keyifli zamanlarım. çocukluk ve ilk gençlik dönemim. ne bildiysem buradan geldi demek çok da yanlış olmaz. ama kopuş o kopuş. bir daha hiç girmedim o sokaklara. 18 sene sonra bir bahane ile girdik tekrar. ben, ilkay ve de neşe. zamanımız çok dardı. cesaret edemedim daha içeri girmeye çünkü -giden bilir- kula sokaklarında kaybolmak çok ama çok kolaydır ve öyle kolay kolay çıkamazsınız oradan. ve işin kötü tarafı kaybolsam çağırırım bir taksi deseniz de olmaz çünkü o sokaklara hiçbir araba giremez. iyi birine denk gelip sizi düz ayak bir yere çıkarmasını ümit edebilirsiniz ancak. o riske sonra girelim dedik, bir saatlik turla yetindik... buyrun...





dediğim gibi asıl kula sokaklarına gidemedik bile. taş mahalle gibi. buralar görece merkeze daha yakın yerler. ama yine de dolaşmak çok güzeldi. rengarenk...


biraz "aha çocuk da yaptım kula" der gibi durmuşum orada



arada bir çok "uyumsuz" ev de var tabi. ama onlar da renkli olunca bir şekilde uymuş işte :)


internette bir sürü sokak fotoğrafı bulabilirsiniz kula'dan. o bölgedeki, özellikle de izmir'deki fotoğrafçılar için bir eğitim yuvası zahir. gözünüze kestirdiğiniz bir sokakta yarım saat beklemeniz oradan geçen bisikletli çocuk, iki büklüm giden yaşlı teyze veya camiden dönen amca sayesinde güzel bir fotoğraf verecektir mutlaka. ve merak edilecek bir şey yok. ben oradayken dahi kulalılar alışkındı kameralara. en bozulmamış sokaklara sahip olmakla övünürlerdi, doğrusu yeşilçam da hakkını vermişti bu sokakların bir ara. ben çok artiz gördüydüm küçükken. en çok da hülya avşar'la şener şen'i :)




buralar dediğim gibi asıl gitmek istediğim yerler değildi. mesela burada sokak görüyorsunuz ama ev yok. evleri çok güzeldir kulanın. rum evleri çoğunlukla. restore edilmiş bir örnek için:


tadı damağımızda ayrıldık o sokaklardan. kaybolmadığımıza şükrettik. ama kaybolmayı da inşallah önümüzdeki gezimize sakladık...


ben kuran okumayı burada öğrenmiştim: kurşunlu camii


ilkay'a hep bahsedip durduğum kula'yı ucundan da olsa gösterebildim. ama unutmuşum haliyle. bir de herşey çok küçük geldi bana. eskiden farkında değilmişim bu sokakların be denli dar olduğunun. arabayla girmeye çalıştım o sokaklara, geri geri çıkıncaya imanım gevredi...



asıl ablamı almaya gelmiştik kula'ya. burada eğitmenlik yapıyor. benim eski lisemde. hiç düşünmemiştim bu lisenin bende bu kadar izi olacağını. görünce çok şey hatırladım yahu..


uzun süre cep telefonuma wallpaper görevi görmüş olan foto. hala gülüyom :)


hala rüyalarımda gördüğüm o merdivenler. hep uçarak üstlerinden geçiyorum basamakların. müthiş bir özgürlük. kula'da hiç olamadığım kadar rüyamda özgürüm bu basamakların üstünden uçarken .. ama kula'Nın yemekleri güzeldir bak :)

haaa başlık. neden 'kara kula'? biz kula'ya gelmeden önce aydın köşk'teydik. babamın tayini buraya çıkınca annem kara kula'ya mı gideceğiz diye ağlamıştı hiç unutmam. kula karadır gerçekten de. etrafında iki sönmüş yanardağ vardır. ve bazı mahallelerinde tüf tepeleri hala dururdu benim zamanımda. ama o kara ile annemin karası arasında nasıl bir bağlantı var bilmem.

nisan 2011

Hiç yorum yok: