bodrum yolundaki ikinci durağımız bafa gölü'ydü. yıllar önce bodrum'a, milas'a veya marmaris'e giderken hep bir gün arabam olursa bu gölü tavaf edeceğimi söylerdim. tam araba aldığım zamanlarda severek takip ettiğim nil (mavinin güncesi) bloguna göl kenarındaki kapıkırı köyünde geçirdiği tatili yazmasın mı! tamam dedim, ilk fırsatta bir görmeye giderim. işte burası yol çalışmaları nedeniyle binbir zahmet yolunu bulabildiğim kapıkırı köyü...
bafa gölünü merak edişim şundandı: bu göl eskiden denizin bir parçasıymış ya, içinde bir sürü ada varmış da o adalarda tarihi kalıntılar varmış ya, gölün kıyısındaki köylerde görecek bir sürü kral mezarı vs. varmış ya, gölü çevreleyen dağlarda çok ilginç kayalar varmış ya, işte ondan! o kayaları gördüm. içinde keyifli keyifli araba sürerken gölün gördüğüm ilk yerde o yola saptım.
iyi de yapmışım.
köy bildiğin köy. tezek kokuyor, sinek insanın burnuna giriyor, köpek havlıyor, eşek anırıyor. bunlarda sorun yok. hatta güzel bile denebilir. ama köylüsü bu turizm işini yanlış anlamış. gelen kişiye niye abanıyorsunuz rahatsız etmek pahasına? hadi onu da geçtim, çay içmeye gelene bir çay vermek bu kadar mı zor olur? ve en sonunda gelen çay acı olsun! ne diyeyim sana şimdi kapıkırı?
ellerinde rehberle bir arkadaş grubu daha vardı çay içmeye gittiğimiz yerde. onlar da pek pişmandı buraya döndüklerinden. seçim sizin. manzara gerçekten güzel. ama uğramaya değer mi? evet, tabii yanınızdaki termosta çay varsa... ve teyzeleri iki yemeni almakla sizi serbest bırakmaya ikna edebilirseniz.....
bafa'dan geçerken yine döneceğim köy yollarına o kesin. bakalım bahtıma başka ne çıkacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder