27 Mayıs 2010

leman sam ve biz


devrim yürüyüşü sonrasında leman sam konseri. buradaki fotoğrafları seçerken habire leman sam şarkıları aklıma düştü. sesim çok güzel heba olmasın sağda solda diyerek şarkıları hep içimden söyledim. sonra sustum, leman söyledi. ilkay'a dediğim gibi kafamın içinde radyo istasyonları fink atıyor (ona göre diş dolgularım kapıyordur belki frekansları. oysa benim diş dolgularım metal değil :) )..

marsis konserinde gerçekten çok eğlenmiştik. ama leman sam bir başka. kendi şarkılarını söyledi, kızı şehnaz sam "commandante che guevera" ile milleti coşturdu, arada ankara havaları çaldılar, en son da zülfü livaneli şarkıları ile konseri bitirdiler. daha ne olsun? haaa leman sam şahnaz'ın yanında şevval'i de getirse çok memnun olurduk tabi. seneye inşallah... benim için bu seneki şenliğin en güzel konseriydi...






şimdi baştan uyarmak lazım. bu konserden önce time lapse denemesi yaptığım için çok yorgundum. kolay değil 4-5 saat ayakta dikili desmond vari tek bir düğmeye basıp durmak. o yüzden yeri geldi de erindim sahne önüne gidip leman'ı çekmeye. amma velakin sonradan aklıma düştü ki odtü mezunu olup istanbul kaçkını olan bazı zevatı kıskandırmak gibisi yok. elimden geldiğince bu amaca yönelik hizmet ettim. konunun sonuna doğru o gece ne kadar zırvaladığımız görülecek zaten.


leman sam şimdiye kadar odtü çimlerinde izlediğim konserer içerisinde dinleyicileri ile en iyi ilişkiyi kuran sanatçı oldu. konsere başlar başlamaz (konser veren her sanatçı/grup gibi) ilk önce odtü'yü ve odtülüleri bir yağladı :) ama sonra farklı bir şey yaptı ve "ben sizin posta güvercininizim, söylemek istediğiniz şeyler varsa bana iletin ben buradan iletirim" dedi, ve bence hata yaptı. o kadar sarhoş insana bu denir mi? taverna usulü peçetelere yazılı notlar tek tek verildi leman'a..


hiç aksatmadan okudu o da notları. özgür zeynep'i çok seviyormuşşş, hande alper'e aşıkmışşşş, hatta mehmet barış'ı seviyormuşşş diyerek mesaj bile verdi. kimisi azıttı tabi. cep telefonlarını uzatıp sevdiğine onu sevdiğini söyleyemenler için leman sam'ın söylemesini istediler. o da bu "görev"i yerine getirdi: "alo ben leman..."


hizmetinin kaşılığını aldı tabi :) lıkır lıkır..


sahnenin en önüne geçemedim ama sahneyi taşıyan direklere tırmandım yine. görevlinin gelip "orada bilmem kaç volt var çarpılacaksın" demesine rağmen!




vazifemi ifa ettikten sonra ayrılıp hemen tribüne koştum.daha çok eğlenebilmek için !! :) ama önce sahne önü:






tribünde hemen tripodu kurdum. ve anladım ki gerçekten de bu tripod denilen alet gayet faydalı hatta eğlenceli bir şey :)




uzun enstantane ile çekim yapmanın bu kadar zevkli olacağını düşünmemiştim..


yukarıdaki fotoğraf sadece saha içinde görünen kırmızı çizgiler için çekilmiştir. o görünen kırmızı çizgiler insanların başlarına taktıkları "şeytan" aparatı. yanıp sönen kırmızı bir boynuz! . peki ışığı daha da abartırsak:


sahne önündekileri dışarıdan çekmek değişik bir şeydi. aslında gördüğümüz şöyle bir şeydi:


ama bu fotoğraf sahne önünündeki tartan pistten çıkan toz dumanı anlatmıyordu. buyrun:


basit fizik kuralı; madde ışığı ya soğurur ya da yansıtır, ve toz zerrecikleri de bir maddedir. öyleyse uzun enstantanede şu sonuç çıkar:


goran bregovic konserini hatırlıyorum da adamcağız bu kadar toz içersinde biz söyleyemeyiz deyip durmuştu :) sonra o da bırakmıştı milletin harbiden tepindikçe kendinden geçip eğlendiğini görünce. gerçi o biraz da öğrencilerin müşteri değiliz diyerek biletsiz konser alanını işgal etmelerini anlamadığından korkmuştu. hele ki sahnenin önündeki kalantörlerin protokol sandalyelerinde sarhoş bir sürü öğrencinin dans ettiğini fark edince...

ve nihayet biz... goran bregovic konseri deyince aklıma geldi. o konserdeki tayfaya yakın bir kadroya sahiptik. deniz ve dilek yoktu. çok aradık. aradık ki hep beraber depinelim, göbek atalım, içelim, sıçalım.. neyse!

kendi fotoğraflarımızı da bol bol çekmişiz. ama zifiri karanlıkta. şöyle ki:


o elimizdeki cep telefonu ve çakmaklar olmasaydı bu fotoğraf da yoktu. ama deneye deneye, kiminde flaşlı, kiminde de grene neyim takmayarak çekmişiz bir şeyler...





burayı az çok facebook sayfasına çevirdim sanırım :)

konsere doymadık, doyamadık hemen barakaya doğru yol aldık..




bu bizim masonik pozumuz...



bu kare bu dönemde ne kadar "büyük" göründüğümü göstermek için... acilen pilates yapmak gerek :)

millet o kafayla barakanın tepesine çıkıp içmeye devam ediyordu. ben de çıkacağım dedim. ama bana izin vermediler. ben o kadar mülayim bir insanım (ve de karımın sözünden hiç çıkmam!) oturduğum yerde kaldım..



buradaki fotoğraflarda kimin hangisini çektiği belli değil. gara, ben, ilkay, öbür ali. kolektif emek ürünü yani :)

bu fotoğraf da gara için gelsin:


saat 00:30 gibi artık çıkalım kampüsten yoksa burada kalacağız dedik de ayrıldık okuldan. gitmeden önce son kez tripodu kurup bir panaroma denemesi yaptım. odtü devrim stadyumu konserden hemen sonra tüm pisliğiyle:


13 mayıs 2010

3 yorum:

ebru dedi ki...

bence de en güzel konser leman sam konseriydi

güzel fotoğraflar, tebrikler

gezenbezgin dedi ki...

teşekkürler...

Hayal Kahvem dedi ki...

Selamlar, izniniz olmadan bazı fotoğrafları aşırıyorum. Umarım kızmazsınız bana:) Sevgiler.